İzmir'de Son Dakika

Bayraklı'daki 375 dönüm orman dışına çıkarılmıştı: Keşif için 180 bin TL istendi

Bayraklı’daki ormanlık alanın imara açılmasına karşı açılan davada 180 bin liralık bilirkişi ücreti talep edilmişti. Büyük tepki alan bu talebe dernekler tarafından itiraz edilirken, yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, "Adalet aramanın bedeli 180 bin TL olmamalı" denildi.
Bayraklı'daki 375 dönüm orman dışına çıkarılmıştı: Keşif için 180 bin TL istendi
Haberler / Güncel
2 Mayıs 2025 Cuma 17:51

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçtiğimiz yaz, orman yangınlarından etkilenen Bayraklı ilçesindeki bazı ormanlık alanların orman sınırları dışına çıkarılmasına karar vermişti, karar sonrası çevreciler isyan etmiş ve konuyu yargıya taşımıştı.

Davaya bakan Danıştay 8. Dairesi bilirkişi keşfi yapılmasına karar verdi ancak keşif için 180 bin TL avans yatırılması gerektiğini davacılara tebliğ etti.

Keşif için istenen 180 bin TL'ye çevrecilerden itiraz gelirken bir de yazılı açıklama yapıldı.

 

Dernekler tarafından yapılan açıklama şu şekilde;

İzmir’de 2024 yılının Ağustos ayında başlayan ve günlerce süren orman yangınlarının ardından, 90 hektarlık yangından zarar gören orman alanın da bulunduğu Bayraklı ilçesinde 375 hektarlık bir alan, 31 Ağustos 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 8903 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarıldı.

Anayasa'nın 169. maddesinde yer alan "Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir." hükmüne aykırı olan bu kararın iptali talebiyle sivil toplun kuruluşları ve yurttaşlar tarafından 20 Eylül 2024 tarihinde dava açıldı.

Danıştay 8. Dairesi, dosyada keşif ve bilirkişi incelenesi yapılmasına karar verdi. 22 Nisan 2025 tarihinde davacılara, bu işlemler için 180.000 TL'nin 10 gün içinde yatırılması gerektiği bildirildi.

Orman davaları doğası gereği bilimsel incelene gerektirirken, mahkemenin ara kararında “keşif avansı yatırılmazsa dosya üzerinden karar verilir” ifadesiyle adalete erişinin parayla bağlantılı olduğu ina edilmiştir. Böyle bir cümlenin ina edilmesi dahi re'sen araştırma ilkesinin ihlali niteliğindedir. Dava adil bir şekilde sonuçlanacaksa keşif zorunludur. Ancak istenen ücret fahiştir.

 

ARKA PLAN

30 Ekin 2020 depreminden sonra birçok İzmirli evsiz kaldı, mağduriyet yaşandı. Deprenin ardından, dava konusu alan bir Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırı dışına çıkarılmak istendi. Yurttaşlar ve sivil toplun kuruluşlarının açtığı dava sonucunda Danıştay 8. Dairesi, 04 Ekin 2022 tarihli 2020/7745 esas numaralı kararıyla yürütmeyi durdurdu ve iptal kararı verdi.

Hukuki süreç devan etmesine rağmen idare, bu kez alanın bir bölümünü “rezerv alan” ilan ederek Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) devretti. Bu kapsamda, Bayraklı Şehir Hastanesi’nin üst kısmında depren konutlarının inşaatına başlandı. Ancak kaç depremzedenin bu konutlara yerleştirildiğine dair herhangi bir bilgi paylaşılmadı.

Peki neden dava açıldı? Çünkü “rezerv alan” ilan edilen bölge, 25 yıl önce bizzat idare eliyle ormanlaştırılmıştı. Bu ormanlaştırmanın nedeni ise 1995 yılında yaşanan ve 63 yurttaşın hayatını kaybettiği sel felaketiydi. Dava konusu bölge, İzmir’in “Yeşil Kuşak” olarak tanımlanan, sel ve taşkınlara karşı koruna sağlayan bölge içerisinde yer alıyor. Ayrıca, bölgede erozyon riski bulunduğundan yerleşime uygunluğu da tartışmalıdır. Bir afete çözüm bulmaya çalışırken, başka tehlikeler yaratılmamalıdır. Şehir planlanası yapılırken bu hususlar mutlaka dikkate alınmalıdır.

Mahkeme kararları yok sayılarak yapılaşan sürdürülmektedir. Oysa 375 hektarlık alan hukuken hâlâ orman vasfındadır. Bölgede hem taşlık çıplak araziler hem de fiilen orman olan kısımlar mevcuttur. Dava konusu 90 hektarlık alan, yanan orman alanıdır. Anayasa açıkça, bu alanların yeniden ormanlaştırılmasını güvence altına almışken, bu bölgenin orman sınırı dışına çıkarılması kabul edilemez.

Peki, anayasal haklarını kullanarak dava açan yurttaşlar 180.000 TL’yi ödeyemezse ne olacak?

 

DOĞAYI KORUMANIN FATURASI VATANDAŞA KESİLİYOR

Fahiş keşif ücreti, adil yargılanma ve adalete erişin hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Geleceğin, doğanın ve yaşanın savunulması için acılan bir davada, 180.000 TL gibi bir tutarın, ekonomik kriz ortamında 10 gün içinde tenin edilip yatırılması beklenemez.

Anayasa’nın 56. maddesi, çevrenin korunasını yurttaşlara bir ödev olarak vermektedir. Bu bağlamda acılan bir davada bu denli yüksek bir keşif ücreti istenmesi, yurttaşın anayasal ödevini yerine getirmesinin önüne geçmektedir.


Çevre davalarında öncelik kamu yararını sağlamaktır; acılan davada olduğu gibi doğa, kültür ve imar gibi konularda meydana gelebilecek zararları engellemeye dönük davalardır. Bugüne kadar benzer dava masrafları dayanışmayla ödenmeye çalışılsa da mahkemelerce istenen keşif ve bilirkişi ücreti masrafı ile davaların reddi halinde ortaya çıkan karşı vekalet ücretleri, Anayasa’nın 36. maddesiyle güvence altına alınmış hak arana hürriyetinin önünde engel halindedir.

Bu durun, adaleti herkes için erişilebilir olmaktan çıkarmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, bilirkişi tayini hâkinin takdirindedir; ancak bilirkişi ücretleri makul, hakkaniyetli ve dava konusuyla orantılı olmak zorundadır. Bu giderler “yargılana gideri” sayılır ve “hakkaniyet” ile “orantılılık” ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da yargılana giderlerinin aşırı olması durumunda bireylerin dava açma hakkının ortadan kalktığı ve bunun adalete erişin hakkının ihlali olduğu açıkça belirtilmiştir.

Biliyoruz ki birçok Orman Mühendisi, bu keşfi çok daha düşük bir ücretle yapmaya hazırdır.

İsteriz ki bu davalar vatandaşın üzerinde bir yük değil, en doğal hakları olarak iyi, sağlıklı, nitelikli, güvenli bir cevrede ve tün bu haklara saygılı bir hukuk devletinde yaşadıklarını hissetsinler.

Çevre davalarındaki keşif ve bilirkişi incelemesi için talep edilen keşif ücretleri kabul edilemez seviyededir. Bayraklı Orman davasında olduğu gibi gecen hafta gerçekleştirilen Sinop Nükleer Güç Santrali Projesine verilen ÇED Olumlu kararının iptali için acılan bir davada davacılardan keşif ücreti için 200.000 TL istenmiştir. Sinop Nükleer Santrali Güç Projesine verilen ÇED Olumlu kararının iptali için dört dava bulunmakta ve hepsinden keşif ücreti istenmiştir. Vatandaşların bu ekonomik koşullarda bu keşif ve bilirkişi ücretlerinin altından kalkması mümkün değildir.

Adalet ulaşılabilir olmalıdır.

 

TALEPLERİMİZ:

Yanan orman alanları korunmalı, alanın yapısına en uygun bilimsel yaklaşımla yeniden ormanlaşması sağlanmalıdır.
Kamu yararına acılan doğa ve kültür koruna davalarında vatandaşlara yüklenen orantısız maliyetlerle mağduriyete yol açılmamalıdır.
Yargı, hak arayanı cezalandıran bir mekanizmaya dönüşmemelidir, adil yargılanma ve hak arana özgürlüğü korunmalıdır.
Çevre davalarında talep edilen keşif ve bilirkişi ücretleri makul seviyelere çekilmelidir.

Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar olarak bizler adaletin her anlamda ulaşılabilir olmasını savunuyoruz.

Anayasal haklarınız, sorunluluklarınız ve hukukun üstünlüğü kapsamında yukarıda belirttiğiniz taleplerinizi dile getirme sorunluluğu doğmuştur.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika