Öncelikle, “İzmir Basın Tarihi” kapsamında, Ege ve İzmir Basını üzerine
yazılarımı, anılarım, analizlerimi ve insan portrelerimi yayınlayan Mustafa Yılmaz
yönetimindeki Egeli Gazete’ye teşekkür ederim.
GİRİŞ
Mesleki çalışmalarına damga vurmuş yüksek düzeydeki etik kişilikleri ve bilinçli
gazetecilikleriyle kişiliğimde yoğun etki yaratmış olan iki gazeteciden mutlaka söz açmalıyım.
Birisi Ticaret Gazetesi sahibi merhum eniştem Süha Sükuti Tükel, diğeri ise Milliyet
gazetesinin simge isimlerinden Ali Gevgilili… İkisinin de İzmir ile, İzmir Babıâli’si ile derin
bağları var. İlginçtir, ikisi de ekonomi gazetecisi. Size onlardan söz açacağım. Önce Süha
Sükuti Tükel’i anlatmalıyım..
16 Mayıs 1997 Cuma günü Yeni Asır gazetesinde “Vefat” başlığı altında şu ilan
çıktı:
“Eski Bolu ve Erzincan Valisi Merhum Doktor Hasan Sükuti Tükel ve Merhume
Piraye Tükel’in oğulları, Merhum Ahmet Nazmi Altınkalem ve Merhume Hatice
YAZI DİZİM BAŞLIYOR
Aynı gün (16 Mayıs) Yeni Asır’da iç sayfada “Ekonomi Basınının öncüsüydü.
Ticaret Gazetesi’nin kurucusu Süha Sükuti Tükel’i kaybettik” başlığı altındaki
haberde bu önemli ve değerli gazetecinin yaşamı hakkında geniş bilgi veriliyordu.
Aynı sayfadaki benim “Süha S. Tükel ve Ticaret” başlığı ile bir seri makalem
yayınlandı. Yazması epey zor olmuştu. Çünkü gerçekten büyük saygı ve sevgi
duyduğum bir büyüğümüzü kaybetmiştik. Bu yazım 16 Mayıs 1997’de Yeni Asır’da
yayınlandıktan sonra, 19 Mayıs 2017 tarihli Ticaret gazetesinde de 3.sayfada aynen
yayınlandı, aşağıda sunuyorum:
( İnciraltı’nda aile fotoğrafı: Teyzem Sabiha Altınkalem, oturan annem Zehra Aksoy,
Ayşe Abla, teyzem Seniha Altınkalem, kuzenlerim Nükhet Tükel ve Ahmet Tükel,
teyzem Beria Tükel, Yaşar Aksoy ve eniştem Süha Sükuti Tükel. 1955.)
SÜHA SUKUTİ TÜKEL VE TİCARET
“1996 yılı Cumhurbaşkanı “Süleyman Demirel” tarafından takdim edilen “1996
Yılı Dr. Behçet Uz Ödülü”ne hak kazanan İzmir Gazeteciler Cemiyeti kurucu üyesi ve
O akşam böyle toplantılara katılamayacak kadar artık çok yorgun olan Süha
Sukuti Tükel’in yerine ödülünü, yolunu izleyen gazeteci oğlu Ahmet Tükel almıştı.
Aynı toplantıda bana da ödül verildiği için, bir ara, “Keşke Süha eniştem burada
olsaydı, bir hatıra fotoğraf çektirseydik” diye düşünmüştüm. Kısmet değilmiş.
Ancak hemen ardından gelen ilk bayramda kendisini Karşıyaka’daki evinde
ziyaret edip, son kez elini öptüm ve gazetemde yayınladığım son fotoğrafını çektim.
GABAY’LARIN KÖŞKÜ’NDEN HATIRALAR
Küçücük yıllarımda, sahilde, şimdi apartman olan büyük bahçeli ve yel değirmenli
şipşirin bir Karşıyaka köşkünde (Gabay’ların Köşkü) ziyaretine gittiğimizde Süha
eniştemin özenle elini öperdim. Artık bir daha, bu büyüğümü görmek ve elini öpmek
kısmet olmayacaktı.
Türk Basını’nın duayenlerinden, ekonomi gazeteciliğinin öncüsü, İzmir Ticaret
Gazetesi’nin kurucusu ve tam 55 yıllık yayıncısı, çağdaş, yakışıklı, kibar, titiz ve
Atatürkçü gazeteci Süha Sükuti Tükel’i, son günlerinde pençe pençe gerçekleştirdiği
ve olağanüstü eziyetli geçen yaşam savaşımında yenik düşmesi sebebiyle, ne yazık
ki kaybetmiştik.
Galiçya Cephesi’ndeki başarılarıyla temayüz eden, Kurtuluş Savaşı’nda ise
İzmir’de cephe gerisi istihbari mücadele görevi yüzünden taltif edilen Askeri Doktor
Binbaşı Haşan Sükuti Tükel (sonra Bolu ve Erzincan Valisi) ile Piraye Hanım’ın evladı
Süha Sükuti Tükel, önce ihracat coşkusu içinde olan İzmirli ve Egeli tarım kökenli
tüccarların sesi olan, daha sonra sanayi burjuvazisinin de desteğini alan, sahibi ve
kurucusu olduğu Ticaret gazetesini; İmparatorluk sonrası ekonomisi çöken Ege’de
öncü bir ticari yayın haline getirmiş ve Anadolu’da bu gazeteyi üç kuşaktır takip eden
okur kitlesi yaratarak, tam 55 yıldır kırılması güç bir rekoru, dürüst, namuslu ve
seviyeli üslubu ile yaratmıştır.
Bu yüzden “Ticaret” gazetesi kurucusunu kaybederken, “Türk Ekonomi Basını”
bir ahlak ve basın anıtını, İzmir gazetecileri de istisnasız herkes tarafından sevilen,
sayılan en yaşlı bir ağabeylerini büyük üzüntüyle kaybetmiş oluyorlar.
Sevgili Beria teyzemin çok değerli eşi, aile büyüğümüz Süha SukutiTükel’i daima
beyaz giysiler içinde upuzun boyu ve kibar silueti içinde hatırlayacağım.
Onu, Karşıyaka anılarını anlatırken pembeleşen yanağı ve coşkulu anlatımıyla
hatırlayacağım.
27 MAYIS İHTİLAL GÜNLERİ
27 Mayıs İhtilali’ne giden günlerde Karşıyaka Kulübü’nde Orgeneral Cemal
Gürsel ile birlikte paylaştığı masadaki büyük dostluklarıyla hatırlayacağım.
Bana sünnet hediyesi olarak aldığı kırmızı renkli ilk bisikletimle hatırlayacağım.
Karşıyaka yalısında 1740 numaralı sokağın başındaki büyük bahçeli evin
verandasında evladı gibi sevdiği Ticaret gazetesini incelerken hatırlayacağım.
Onu hep güzel hatırlayacağım.
Soğukkuyu Tükel Aile Kabristanı’nda yatan ciciannem HaticeAltınkalem’i,
dedemin kardeşi (büyük amcam) Mekke’de vefat eden Nazmi Altınkalem’i, küçük
amcam İzzet Altınkalem’i ve sevgili Oğuz Talay eniştemi her bayram ziyaret edip,
başuçlarına birer küçük karanfil koyarken, bundan böyle “Süha eniştemin” yanı
başına da aynı karanfillerden koyacağım.
Allah rahmet eylesin.”
(Önemli not: Dedem Hilmi Dölek ile kardeşi Nazmi Altınkalem kardeştiler. Ama
farklı soyadı almışlar. Dedemin kardeşi Nazmi’nin kızı Beria, Süha Sukuti Tükel ile
evlendi, Ahmet, Nükhet, Piraye, Cemal isimli evlatları oldu.)
“BİR BASIN ÖNCÜSÜ” DİZİM BAŞLIYOR
17.5.1997 tarihli Yeni Asır’ın birinci sayfasındaki “Ekonomi basınının öncüsünü
uğurladık” başlıklı haberde ise, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji
Ünitesi’nde uzun süredir gördüğü tedavi sonucu hayatını kaybeden Süha Sükuti
Tükel’in önce Ticaret Gazetesi önünde yapılan törenden sonra gazeteci, işadamı ve
politikacı dostlarının katıldığı Bostanlı Beşikçioğlu Camii’ndeki namazdan ertesinde
Karşıyaka Soğukkuyu Aile Kabristanı’nda toprağa verildiği duyuruluyordu.
Aynı haberin yanında bir anons kutusu içinde “Bir Basın Öncüsü. Süha Sükuti
Tükel’in öyküsü Yaşar Aksoy’un kaleminden Pazartesi Yeni Asır’da..” anonsu
okunmaktaydı.
“Bir Basın Öncüsü” isimli dizim 19 Mayıs 1997 günü geniş biçimde başladı ve 3
gün sürdü. Merhumun vefatından 3 gün sonrasına 3 günlük bol fotoğraflı dizimi
hazırlamış ve yazı işlerine teslim etmiştim. Diziyi yazmak hızla gerçekleşmişti; benim
için dizi yazı hazırlamak otomatik olarak gerçekleşirdi, eksiksiz ve hatasız biçimde işi
çıkarırdım ama içimi acıtan bir süreç yaşamıştım.
Çünkü çocukluğumdan beri aile içinde, daha sonra gazetecilik hayatımda bir idol,
bir simge olarak gördüğüm, eşsiz saygı duyduğum bir büyüğümü kaybetmiştim.
Dizinin ilk günü, sözünü ettiğim 3 günlük araştırma ve yazıyı hazırlama sürem içinde
bana dedesinin ilginç fotoğraflarını ve aylar öncesinde aile tarihini bilgisayarına
yazmaya başladığı için topladığı bilgileri bana gönderen Özel Amerikan Lisesi birinci
sınıf öğrencisi Serra Tükel’e teşekkür etmiştim. O da dedesinin ardından gözyaşı
döküyordu.
Hem İzmir Basını, hem Türkiye Ekonomi Basını, hem de benim kişisel tarihim
açısından çok önemli bir sembol olan “Süha eniştemi” anlattığım 3 günlük dizi
yazım böylece başladı.
(Sevgili Süha eniştem ve ben..)
CEPHEDEN CEPHEYE KOŞAN DOKTORUN OĞLU
İzmir Ticaret Gazetesi ve Tükel Matbaacılık A.Ş. sahibi Süha Sükuti Tükel, 1914
yılında İzmir’de dünyaya geldi. Gazeteciliğe 1931 yılında Anadolu Gazetesi’nde
İNCİRALTI SAHİLİNDE BEYAZ BİR BEYEFENDİ
İnciraltı’nda bir Pazar sabahı. Annem Zehra Aksoy yere oturmuş. Ayaktakiler
Sabiha, Seniha ve Beria teyzelerim ile Ayşe ablamız, Nükhet ile Ahmet kardeşler.
Ben ise sekiz yaşındayım ve Süha eniştemin yanındayım. Eniştem sevgiyle bana
sarılmış, ikimiz de bembeyaz giyinmişiz, keyfimiz yerinde. Fotoğrafı babam çekmiş.
Yıl 1955.
Çocukluğumun yazları İzmir’in sayfiye köyü olan İnciraltı’nda geçti. Rüya gibi
yıllardı. Karşıyaka’dan üç aile, her yaz İnciraltı’ndaki Belediye Sayfiye Sitesi’nde aynı
evleri kiralardık. Tükel, Akyurttaş ve Aksoy ailelerinin babaları, Süha Sükuti Tükel,
Tayyip Akyurttaş ve Cemal Aksoy’un hafta içinde yoğun mesai yaptıktan sonra,
koşa koşa sayfiyeye ulaşıp aileriyle hafta sonu geçirmeleri büyük mutluluktu. Arabası
olmayan babamı, Süha enişte ile rahmetli Tayyip Akyurddaş amca İzmir’den alıp
İnciraltı’na getirirlerdi.
Süha eniştemin çocukları Ahmet ve Nükhet ile birlikte üzerimize titreyen Ayşe
ablamızın himayesinde deniz kıyısından bahçe aralarına kadar koşuşup oynaşırdık.
Piraye ve Cemal daha doğmamışlardı. Ninemiz Hatice Altınkalem (benim
ciciannem, Ahmet ile Nükhet’in anneannesi) ince tel çerçeve gözlüğünün ardından
bizi sevgiyle izlerdi. Süha eniştemi, minik İnciraltı yıllarımda bembeyaz hafif giysileri
içinde zarif hareketlerle bizi hep seven ve incecik parmaklı elleriyle başımızı okşayan
bir büyüğümüz olarak hatırlıyorum. Akşama doğru özenle hazırlanmış masasına
geçer ve demlenmeye başlardı. Tayyip Akyurttaş amca da Ticaret gazetesinde
görevli bir gazeteci idi ve Süha enişteme çok bağlıydı. Türkan hanımın eşiydi. Hep
birlikte oyunlar oynadığımız Taylan, Tanju ve Tülin’in babasıydı. Basın Şeref Kartı
sahibi, gazeteci bu çok sevdiğim müşfik ve değerli insan 13 Ağustos 1991 günü
hakkın rahmetine kavuştu.
HASTA YATAĞINDA ISRARLA TRAŞ OLAN ÇAĞDAŞ İNSAN
Bir fotoğraf. Tarih: 17 Temmuz 1947. Genç gazeteci Süha Sükuti Tükel ile
İzmir’in en zarif kızlarından Beria Altınkalem evleniyorlar. Nikahı kıyan İzmir Belediye
Başkanı Reşat Leblebicioğlu, damadın şahidi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Cemal
Ağası” yani General Cemal Gürsel, gelinin şahidi ise kayınpeder Güzelyalı Camii
İmamı, Hattat ve Kitapçı Nazmi Altınkalem’in en yakın dostu İzmirli Şair Bıçakçızade
Hakkı.
Sevgili eşi Beria Tükel ile nişan günü olan 15 Mayıs’ta vefat eden İzmirli simge
gazeteci, yaklaşık 1984 yılından beri rahatsızdı ve bir tanesi felç olmak üzere bir çok
ciddi rahatsızlığı kuvvetli bünyeye sahip olması ve disiplinli yaşaması sebebiyle
atlatmasını bilmişti. Son olarak kalp krizi teşhisiyle hastaneye yatırıldı. 15 gün süren
yaşama savaşında 81 yaşındaki çok kuvvetli bünyesine ek olarak yaşama azmine
hayran olmamak elde değildi. Seruma bağlı, kalbine yapılan şoklardan bitkin hale
gelmiş ve konuşamayacak durumda olan bir yoğun bakım hastasının, o haliyle erkek
evladı Cemal’e işaretle gün boyu uzayan sakallarını göstermesi ve traş olmak
istemesi, çağdaş bir cumhuriyet insanımızın yaşama azminden başka bir şey değildi.
Oğlu Cemal Tükel, babasını yoğun bakım odasında traş ederken bu muhteşem
azim, olağanüstü prensip ve görgü birikimini teşhis edip, bu eski kuşağın ruhunu
yakalama fırsatına sahip oluyordu.
Süha Sükuti Tükel ve Yaşar Aksoy (1990 – Karşıyaka)
BİLİNMEYEN BİR DAL: EKONOMİ GAZETECİLİĞİ
İkinci Dünya Savaşı yıllarında dünyanın savaşarak kanlı biçimde birbirine girdiği
göz gözü görmez bir ortamda popüler faşist ekonomilere veya komünist ekonomilere
ilgi duymayıp, savaş sonrasındaki “Hür Dünya”nın temel göstergesi olan liberal
ekonomi yanlısı bir ticari gazeteyi, 1942 yılında çıkaran ve tam 56 yıldır bunu tek
başına yaşatan bir öncü gazeteciden zaten son saatlerinde traş olmak istemesinden
daha anlamlı bir davranış beklenemezdi.
Süha Sükuti Tükel, tıpkı yaşıtı ve izleyici olduğu diğer bazı İzmirli üstat
gazeteciler gibi (Haydar Rüştü Öktem’den Şevket Bilgin’e, Orhan Rahmi Gökçe’den
Cemil Devrim’e) gazeteciliği bir ekmek teknesi olarak görmekten öte, bu mesleği geri
kalmış Türkiye toplumunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için bir toplumsal
dinamik olarak damarlarında yaşamıştı; onlar yalnızca meslek adamı değil, aynı
zamanda bir idealin, yani “Türkiye’nin demokrasi ufkunda serbest ekonomi
yoluyla yükselmesi ve kalkınması” idealinin yürekli takipçileriydiler. Süha Sükuti
Tükel gazeteciydi. Ancak hiç bilinmeyen ve akla bir türlü gelmeyen çok ilginç bir
dalda gazetecilik yapmak istiyordu. Bu, “Ekonomi gazeteciliği” idi.
Bugün, büyük gazetelerin 3 – 4 sayfalarını ekonomiye ayırdığı günlerde, 56 yıl
başlı başına bir ekonomi gazetesini tek başına çıkarmasının şövalyeliğini, çok iyi
değerlendirmemiz gerek. Böylece bu şövalye, dünya savaşı yıllarında liberal ekonomi
doğrultusunda özgür bir ekonomi gazetesi çıkarıp ve yaşatmakla Türk Basın Tarihi’ne
ismini yazdırdı. 1942 yılında yayınladığı Ticaret gazetesi ile Ege Bölgesi ve ülke
ekonomisine unutulmaz katkılarda bulundu.
Süha Sükuti Tükel, Nisan 1942’de Ticaret Gazetesi yayın hayatına başlarken,
İzmir basını adına önemli bir görevi üstlendi, Türkiye’de “Ekonomi Basını”
kavramının ilk temel taşlarını attı. 1942 yılında İzmir’de neden bir Ticaret Gazetesi’ne
ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun cevabını isterseniz, ölümünden önce bir röportaj
yaptığımız kendisinden alalım.
“-1942 yılında İzmir’de, Anadolu ve Yeni Asır iki büyük gazete olarak yer alıyordu.
İzmir, Türkiye’nin Ticaret Merkezi olarak hem ihracatta hem ithalatta sözü geçen
önemli bir şehri, Ege Bölgesi ise Türkiye’nin ihraç ürünlerinin yetiştiği bir bölgeydi.
Fakat maalesef şehirler arasında fiyatlarla ilgili bilgi alışverişi yapılamıyor, İzmir
Ticaret Borsası’nda işlem gören malların fiyatları ise sadece kağıt üzerinde
yayınlanıyordu.
Birçok şehirde pazarlar kuruluyor, buradaki tüccar üretici ve esnaf mal
mübadelesi ile alım satımlarda bulunabiliyordu. Takasın yerinin para ile değiştirilmesi
gündeme geliyordu. Ticaret Gazetesini bu boşluğu doldurabilmek için çıkarmaya
karar verdim. İçinde çeşitli fiyatların yer aldığı bir gazete büyük bir ilgi ile karşılandı. İş
aleminden destek görmüştük.
Gazeteyi abone usulü ile dağıtıyorduk. Arabalarla Aydın, Muğla, Denizli, Manisa
ve Balıkesir’e ulaştırıyor, oralardan posta kanalı ile müşteriye iletiyorduk. Kısa sürede
bütün Ege’de daha sonra İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’ye yayıldık.
1942 savaş yılları idi ve yokluklar ülkeyi sarmıştı. Fakat iş dünyasındaki birçok
kuruluş faaliyetine devam etmekteydi. Piyasalar veda açıklamadan geçemeyeceğim;
o da dürüstlüğümüz, güvenilirliğimiz. Gazeteye güven sonsuzdu; tabii bu çalışan
arkadaşlarımızın haysiyetli kişiler olmasından kaynaklanıyordu.
Doğru haber ve doğru fiyat politikası ile iş alemiyle koordineli bir şekilde
sansasyonellik dışında gazete sunmayı amaç edindik. Yurtdışında da
temsilciliklerimiz ve muhabirlerimiz oldu. O yıllarda rakibimiz olan İtalya ve
Yunanistan’daki muhabirlerimiz kanalı ile dünya piyasalarından fiyat alabildik.
Demokrat Parti döneminde piyasalara büyük bir hareket geldi. Ülkemizin ticaret
hacminde artışlar gözlenirken biz Ticaret Gazetesi olarak bu yıllarda da aktif rol
oynadık. Tarafsız politika izledik.
Bu arada yayınlandığımız 55 sene içinde bizi taklit eden rakiplerimiz oldu.
İsmimiz, şeklimiz hatta yazarlarımız taklit edildi. Fakat bu gazetelerin hemen hepsi
kapandı. Her zaman gurur duyduğumuz bir husus ise bizim İzmir’in gazetesi olmamız
oldu. Kökenimizde İzmir var. Bu nedenlerle Ticaret Gazetesi 55 yıldır İzmir de
yayınlanıp tüm Türkiye’ye dağıtılıyor.”
Süha Sükuti Tükel’i öncelikle mesleki yaşamının ilk eseri olan tam 775 sayfalık,
Tariş tarafından bastırılan “Ege Tecim ve Endüstri Büyük Klavuzu” isimli devasa
eserin yazarı olarak hatırlamamız gerekiyor. Kütüphanemin en nadide köşesinde
sakladığım bu kitabı halen bilen veya sahip olan pek yoktur; ancak 1937 yılında 5 lira
fiyatlı, mavi bez ciltli bu ayrıntılı eserin aradan tam 60 yıl geçmesine rağmen
günümüze kadar uzanan zaman içinde bir benzeri görülmemiştir.
Bence onun yine bilinmeyen bir hizmetinden söz edeceğim. Üniversite
öğrenciliğim sırasında 1965 – 71 yılları arasında, Nişantaşı’ndaki evimize posta ile
gelen ve kapıcımızın daire kapımızdan içeri attığı Ticaret gazetelerinde yer alan tam
sayfa akademik-ideolojik toplu yazılardan söz açmalıyım. Bu sayfalarda yer alan ve
asla isimleri yazılmayan yazarlar, birkaç gün önce ulusal basında çıkan ve diktatorya
yanlısı ideolojik yazılara yanıt verirler ve akademik açıdan marksist yazıların
bilimsel açıdan çökmesine yol açarlardı. Ticaret o zaman diliminde, isimsiz
yazarlarıyla 1971 öncesi karanlık dönemde diktacı ekonomik ve toplumsal
doktrinlere karşı o tür yazıların yayınlanmasından hemen bir gün sonra seviyeli
ve barışçı bir dil kullanarak bilimsel ekonomik yanıtlar verir ve serbest piyasa
ekonomisini savunurdu.
Türkiye çapında gösterişsiz ama çok gerçekçi bir hizmet yapmışlardı; o Ticaret
gazetelerini su gibi okurdum; kimseyi etkilememiş olsalar dahi, beni yani çok genç bir
üniversite öğrencisini etkilemişlerdi. Üniversitede çevremi kaplayan ve silahlı devrim
yanlısı akımlara karşı ilgisiz kalmamın bir sebebi belki buydu.
Tüm arkadaşlarım, Akşam gazetesinde Çetin Altan’ın Sovyet tipi bir Marksist
rejimi savunan yazılarından etkilenir ve öyle davranırlardı. Ben ise, Ticaret gazetesi
okuduğum için o tür iddiaların ülkem için temelsiz ve Sovyetik bir rejime övgü
olduğunu bilirdim. Yıllar sonra Sovyetler’in çöküp Küresel Emperyalizmin azgınlaştığı
dönemde bu kez serbest piyasa ekonomisini savunmak ayağına Küresel Kapitalizm’i
savunan Çetin Altan’ın, Sabah ve sonra Milliyet gazetelerindeki yazılarını
okuduğumda acı acı gülümsemiş, iç geçirmişimdir.
(Süha Sukuti Tükel, Sırrı Sanlı, Abdi Sokullu, Şevket Bilgin, İzmir Basın Müdürü,
Haydar Rüştü Öktem, Orhan Rahmi Gökçe, Jerfi Yener… İzmir Gazeteciler Cemiyeti
kuruluş fotoğrafı. (Noterlikçe onaylı Yaşar Aksoy Özel Arşivi. İzinsiz kullanılamaz))
HAMALLARIN BASTIĞI GAZETE
“Sükuti”, yani “sessiz” anlamına gelen bir soyadına sahip olan Süha Bey’i, oğlu
Ahmet Tükel’in ağzından dinleyelim.
“- Yusuf Rıza Okulu’nda yatılı okudu. Nejat Eczacıbaşı, Macit Birsel, Raşit
Özsaruhan ile sınıf arkadaşıydı. Daha sonra Ticaret Lisesi’ne geçti. İstanbul
Gazetecilik Enstitüsü’nde okudu. Mütevazi bir insan ve yönetici olarak çok başarılıydı;
çalışanların kendisine bağlanmasında ve daha iyi çalışmasında etkendi. Gazetecilik
konusunda inanılmaz titizdi.
Haberin hazırlanmasından düzeltilmesine kadar sıkı takip eder, ince eleyip sık
dokur, detaya çok önem verirdi. Eniştesi, Anadolu gazetesi sahibi Haydar Rüştü
Öktem’in etkisiyle gazetecilik ortamına küçük yaşta girdi. Çocukluk yıllarının böyle bir
ortam içinde geçmesinin gazetecik yaşamını tercih etmesinde etkisi büyüktür.
Ailesinden hiçbir destek görmeden tek başına ticaret gazetesini kurdu. Hatta, Ticaret’i
bastığı ilk yıllarda ele çevrilen baskı makineleri için hamal tuttuklarını anlatırdı.
Bünyemizde İlhan Esen, Özden Alpdağ, Tahir Keskin, Barış Kudar, İbrahim Kara,
Ünal Yiğitdinç gibi nice başarılı gazeteciler yer aldı. Bir dönem konak eski belediye
başkanı Süha Baykal, Seyrek belediye başkanı Nurgül Uçar gibi değerli insanlarda
muhabirlikten yetiştiler. Ticaret’in 56 yıllık koleksiyonunu incelediğiniz zaman
çizgimizin Atatürk – Dr.Behçet Uz çizgisi olduğunu görürüz; yani ülkeye ve şehre
hizmettir, bu ilke sonuna kadar devam edecektir.
Babasının Erzincan valiliği sırasında Cemal Gürsel ile tanışmışlar daha sonra
dostluklarını ilerlettiler. Cemal Gürsel, Karşıyaka Bostanlı’ya yerleştiğinde
arkadaşlıkları pekişti. İlişkilerinde çok candan bir arkadaşı ve aynı zamanda
danışmanı gibiydi. 27 Mayıs 1960 İhtilali’nde Gürsel, Devlet Başkanı olduğunda
ilişkileri daha da gelişti. “Paşayı tutmak” deyimi bizim ailede hep söylendi.”
Ahmet Tükel’in anlattıkları gerçekti. Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel ile
Süha Sükuti Tükel arasında sınırsız bir dostluk vardı. Ancak 27 Mayıs sonrası Süha
Bey, ilk ihtilal kabinesinde Ticaret Bakanı olma önerisini “Ben gazeteciyim” diyerek
ret etti, ama birçok değerli kişiyi kabineye önerdi.
Ticaret gazetesinde uzun yıllar çalışmış olan usta gazeteci Özden Alpdağ,
“Ticaret’te günlük Ankara Mektupları’na başladığımda, İlhan Esen ağabeyimin
önerileri doğrultusunda yaptığım ilk iş, Süha Bey’in yıllar önce yazdığı ekonomi
yazılarını okumak olmuştu. Böylece cesareti ölçüsünde bilinçli bir kalem tanıdım ve o
çizgiyi izledim. Ticaret, benim için bir üniversite kürsüsü oldu. Süha Bey’in,
arkadaşlar kaleminizi satmayın, tarafsız olun, uyarılarını hiç unutmadım.” dedi.
TAHİR KESKİN’İN BİTMEYEN GÖZYAŞLARI
15 Mayıs 1997 sabaha karşı vefat eden Süha eniştenin cenaze töreni ertesi günü
yapıldı. Son görevimizi yerine getirmek için İzmir’in emektar gazetecilerinden ve
Ticaret gazetesi eski çalışanı Tahir Kenan Keskin büyüğüm ile beraber cenaze
arabasına bindik. Tahir Keskin’in hem morgdaki hem de cenaze arası içindeki
hıçkırarak ağlayışlarını unutamam. Yıllarca yanında çalıştığı patronuna, ağabeyine,
meslektaşına ve hayran olduğu bir beyefendinin ölümüne karşı gözyaşlarını
tutamayarak gerçek dostluğunu gösteriyordu. Gazete önünde yapılan törende tüm
personelin sessizce hıçkırmasını ve hele Halkla İlişkiler Müdürü Kamuran Öncel’in
cenaze arabasına kapanışını da unutamam.
Tahir Keskin’in, o hüzünlü saatlerde yaptığı yorumları çalakalem not tutmuştum.
“- Süha dostum, müteşebbis ve bilinçli bir gazeteci olarak kollarını sıvamış, İkinci
Dünya Savaşı’nın tüm imkansızlıkları içinde yerleştiği basın toprağını tırnakları ile
eşeleyerek gazetesinin tohumunu attı. Gösterdiği azim ve irade sayesinde bu tohum,
yıllardır meyvelerini veriyor. 1960 yılında sahibi olduğum Muğla gazetesini kapatarak,
isteği üzerine Ticaret Ailesi’ne katıldım. Burada çalışarak, gazetenin muhabirliği,
genel sekreterliği, halkla ilişkiler, yazı işleri gibi çalışmalarım beni onurlandırdı. Onu
hiçbir zaman unutamam. Binamız yenilenmiş olsa da onun ruhu her köşemize
sinmiştir.”
Tahir Keskin, halen gazetenin en yaşlı üyesiydi, ancak artık gepegenç bir kadro
Ticaret’i çıkarmaktaydı. Gazetenin bağlı olduğu Tükelmat, modern bir basın ve
matbaacılık şirketiydi. Ticaret’ten Tükelmat’a uzanan yılların mayası, 1923 İzmir
İktisat Kongresi’nin gösterdiği ufuklar doğrultusunda 1930’larda oluşan bölge ticaret
burjuvazisinin 1950’lerden itibaren sanayi burjuvazisine dönüşmesini sağlamış ve
böylece Ege bölgesi canlı bir ekonomi tabanına kavuşmuştu, bu taban üzerinde
yükselen Ticaret gazetesi en geri teknolojiden en ileri teknolojiye sıçramasını bilmiş,
hamle üstüne hamle yapmış, 1970’lerde ofset tekniğine geçmiş, 1980’lerde
bilgisayarlı baskı teknolojisine ulaşmıştı.
Süha Sükuti Tükel’in 1949’da ilk çocuğu Ahmet, 51’de Nükhet, 56’da Piraye, 61
yılında ise Cemal doğmuş ve ona 27 Mayıs İhtilali’nin önderi Cemal Gürsel’in ismi
verilmişti. Vefat ettiği yıl, Ahmet Tükel gazetenin genel yayın müdürü, Cemal yazı
işleri müdürü, Nükhet İzmiroğlu ise Dış Haberler Servisi şefi, Piraye Öğel ise
finansman müdürü idiler.
Ticaret matbaasında ayrıca Demokrat İzmir, Ege Telgraf, Günaydın, Güneş,
Cumhuriyet gibi nice gazete basılmıştı. 1993’te emektar binadan çıkılarak Çinarlı’da
modern Tükelmat ve Ticaret Tesisleri’nin kurulmasına uzanan süreç içinde Ticaret
aynı saygın, ilkeli, dürüst, güvenilir üslubunu korumuş ve Türkiye’in seçkin bir basın
kuruluşu olmuştu.
Süha Sükuti Tükel, basına yapmış olduğu katkılardan dolayı Başbakanlık Basın
Hizmet Ödülünü (1993), Dr.Behçet Uz Üstün Hizmet Ödülünü (1996) gibi ödülleri
kazandı ve 1989’dan sonra geçirdiği rahatsızlıklar sebebi ile aktif çalışma yaşamına
son verdi. İşini gazeteci olarak yetiştirdiği çocuklarına teslim etti; ancak fikirsel olarak
yine bütün gücüyle gazetesini ve matbaasını yönlendirmeye devam etti. Artık 83
yaşındaydı. Ve bir kalem efendisiydi. Görevini yapmıştı ve huzur içindeydi.
Böylece huzur içinde son nefesini verdi.
İşte, Ali Gevgilili ile birlikte hayran olduğum gazeteci Süha Sükuti Tükel.
O, benim sevgili eniştemdi.
Işıklar içinde uyusun.
MİRAS EMİN ELLERDE
Süha Sükuti Tükel’in 20 Nisan 192’de kurduğu Ticaret Gazetesi, bu yazının
yazıldığı 24 Haziran 2025 tarihi itibari ile emin ellerde yoluna devam etmekte.
Gazetenin sahibi ve Genel Yayın Müdürü Ahmet Sükuti Tükel, Yazı İşleri Müdürü
Cemal Tükel, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Seda Gök, Haber Müdürü Piraye Tükel
Ögel isimleri künyede okunmakta.
9 Eylül Meydanı, Meydan Han No: 13, Kat: 7, Daire: 701 Konak- İzmir adresinde
çalışmalarını sürdüren, günlük basılan ve yaygın biçimde abonelere ve gazete satış
yerlerine dağıtılan Ticaret gazetesi, kurucusu Süha Sükuti Tükel’in izinde yoluna
devam etmektedir. Tel: 0.232. 4619642 (45-46)