Egeli Gazete TV yayınına konuk olan eski CHP Genel Sekreteri Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır önemli açıklamalar yaptı. Bornova Belediye Başkanlığı görevinde de 2009-2014 yılları arasında bulunan Prof. Sındır, “Bazıları var ki ne İzmir milletvekili, ne İzmir'de yaşamış, ne İzmir'de yaşıyor. İşte bir tek yazın geliyor, yazlığında kalıyor, gidiyor. İzmir'de yazlığı olan herkesi saysak CHP’de PM’deki İzmirli sayısı 7'nin üzerinde çıkar. Ya da İzmir'de akrabası olan herkesi saysak 7 değil belki 15-20’ye çıkar. Bunlar doğru şeyler değil. Yani herkesi İzmir'e bağlamak, İzmir'le ilişkilendirmek doğru değil. Önemli olan İzmir için düşünmüş mü? İzmir için şapkasını önüne koyup İzmir'in ekonomisini, İzmir'in yerel yönetimini, İzmir'in sporunu, kültürünü, sanatını, İzmir'in edebiyatı ya da köylerin tarımını, çiftçinin durumu İzmir adına emek vermiş, alın terini vermişse onun İzmir'den bir PM üyesi ya da İzmir'den bir MYK üyesi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Onun dışındakilerin hepsi saygıdeğer insanlar olabilir ama İzmir'le doğrudan bağdaştırmak doğru değil yani. İzmir'e bir emek vermesi gerekir” dedi.
İZMİR’E KATKISI ÖNEMLİ
CHP’de MYK’nın belirlenmesi ve İzmir’den parti yönetimine giren isimleri de değerlendiren Prof. Sındır şöyle konuştu: “Özgür Özel, daha önce MYK’da yer alan Murat Bakan’ın yine PM’de yer almasını ama Cumhurbaşkanlığı ofisinde yer almasını istediğini gördük. Bu arada PM’de ya da MYK’da İzmir’i temsil edenlere İzmirli değil demek doğru bir şey değil. İzmir'e zaman bulup gelemiyor olabilir. Parti görevi varsa hele hele işte özellikle MYK'da parti genel başkan yardımcısı veya parti genel sekreteri, parti sözcüsü gibi parti görevi varsa Ankara'daki yoğun çalışmalardan fırsat bulamıyor olabilir ama İzmir'in milletvekili. Şimdi bir milletvekilini aynı zamanda bir ille bağdaştırdığın Sadece bir ilin vekili gibi düşünmek de yanlış. Dolayısıyla bir milletvekilinin görev alanı seçildiği çevre değil, tüm Türkiye'dir. Bütün vatandır. Vatan topraklarıdır. Dolayısıyla yasama görevinde de o anlayışla görev yapılır. Ama haklı olarak benim köydeki vatandaşım ya da esnaf odası, ne bileyim Sanayi odası veya çeşitli dernekler, sivil toplum, demokratik kitle örgütleri, çevre örgütleri, milletvekillerini çoğu zaman etkinliklerinde ve eylemlerinde İzmir'e dair yaptıkları her faaliyette görmek istiyorlar. Sayıca çok olmamıza rağmen görev nedeniyle Ankara'da bulunma zorunluğu olan vekillerimizin de gelme şansı da kısıtlandığı için böyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Ama bazıları var ki ne İzmir milletvekili, ne İzmir'de yaşamış, ne İzmir'de yaşıyor. İşte bir tek yazın geliyor, yazlığında kalıyor, gidiyor. Onlar saygı değer insanlardır. Parti meclisinde, MYK'da son derece başarılı işler yapıyorlardır. Yapmışlardır, yapacaklardır. Hiçbir itirazım yok. Sonuna kadar da yanındayım. Şimdi isim isim saymak istemem, bakmak, söylemek de istemem ama İzmir'de yazlığı olan herkesi saysak 7'nin üzerinde çıkar. Ya da İzmir'de akrabası olan herkesi saysak 7 değil belki 15-20’ye çıkar. Bunlar doğru şeyler değil. Yani herkesi İzmir'e bağlamak, İzmir'le ilişkilendirmek doğru değil. Önemli olan İzmir için düşünmüş mü? İzmir için şapkasını önüne koyup İzmir'in ekonomisini, İzmir'in yerel yönetimini, İzmir'in sporunu, kültürünü, sanatını, İzmir'in edebiyatı ya da köylerin tarımını, çiftçinin durumu İzmir adına emek vermiş, alın terini vermişse onun İzmir'den bir PM üyesi ya da İzmir'den bir MYK üyesi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Onun dışındakilerin hepsi saygıdeğer insanlar olabilir ama İzmir'le doğrudan bağdaştırmak doğru değil yani. İzmir'e bir emek vermesi gerekir. Herkesin öyle sadece İzmir için değil bütün iller için o ile emek vermiş olan kişileri o ille anmak doğru. Onun dışındakileri o ille anmak o ile mal etmek doğru değil diye düşünüyorum.”
İKTİDAR KURULTAYI OLDU
CHP’nin 39’uncu Kurultayı’nda yaşananlara değinen Prof. Sındır, “Ülkenin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik durum, uluslararası ilişkiler, işte bir yandan iç politika ve toplumsal barış adına toplumun beklentileri, süreçler adına ne derseniz, kurultayın yapıldığı bu dönemi gerçekten çok önemli kılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi yıllardır hep aynı kararlılıkla, aynı ilke ve değerler ışığında yol alan bir parti olmasına rağmen her zaman için bir ikilik, üçlük hep olmuştur. Ama bu kurultayda bir yumruk gibi kenetlenmiş bir görüntü verdi. Sandıkları partililerimizin önüne koyduğumuz sonra da ilçe kongreleriyle, ilçe yönetimlerini belirlediğimiz, il delegeleri ve il kongrelerinde kurultay delegeleri ve il disiplin kurulu, il yönetimini belirlediğimiz oradan da işte kurultaya gelip bir demokratik sürecin bütün kılcal damarlarından kurultaya kadar taşındığı bir kurultaydan bahsediyoruz. Özgür Özel çok daha güçlü şekilde çıktı Kurultay’dan. Aslında genellikle kurultaylarda başka bir aday olurdu. Bu Kurultay öncesi imza sayısı da düşürüldü. Yine de aday çıkmadı.
İZMİR’DEN PROGRAM KOMİSYONUNA BEN KATILDIM
Prof. Sındır şöyle konuştu: “Süreçte bizim parti programı değişti. Uzun zamandır ellenmiyordu. Aynen duruyordu. Parti programı neredeyse bir yaklaşık 20 yıldır aynı programla, parti programıyla bugüne kadar geldik. Halbuki dünyada çok şey değişti. Yani dünya 20 yıl önce yapay zeka nedir? Kimse bilmez yani konuşulmazken, yani bilim dünyasında bile adı bile geçmezken bugün yapay zeka özellikle son 2 yıl içerisinde ve gittikçe de çok önem kazanan yaşamın her alanında çok önemli bir etken haline geldi. Toplumu etkileyen, yöneten, ekonomisini, sanayisini, tarımını, dış politikasını, üretimini, her şeyine etkili olabilecek çok ciddi bilimsel gelişmeler, teknolojik gelişmeler yaşadık son 20 yıl içerisinde. Teknolojik gelişmelerin yanında, çok büyük değişiklikler oldu. İklim krizi, küresel ısınma gibi çevresel etkiler, artık yaşamımızın herkesin yaşadığı, hani duyduğumuz değil, yaşadığımız bir olgu haline geldi. Dolayısıyla parti programında ciddi bir değişiklik gerekiyordu. O değişiklik yapıldı. Dört ana başlık altında tanımlanmış, dizine konmuş ciddi bir program. Sade, basit, öz cümlelerle kısa ve partinin hemen hemen hemen hemen her konuda toplumun gelişmesi, sosyal refah, ekonomi, doğanın, çevrenin iyileşmesi, geliştirilmesi adına partinin genel bakış açısını, vizyonunu, politikalarını ortaya koyan ciddi bir program. Bir iktidara hazırlık programı. işte 120-130 sayfalık bir metin halinde dediğim gibi bir anayasa gibi bir çerçeve metin ama özünde bir vizyonu ortaya koyan bir genel politika çerçevesini ortaya koyan amaç ve ilkelerini fark edip zaten ortaya koyan ve toplumun her sorununa bir şekilde bakış açısını ortaya koyan bir program. Ben İzmir'den program komisyonuna önerilen kişiyim. Program yapılmadan önce kurultay öncesinde her ilden bir komisyona üye talep ediliyor genel merkez tarafından. İzmir'den de önerilen kişiydim ve komisyon toplantısı da yaptık. Program taslağı üzerinde son değerlendirmelerimizi yaptık.”
KILIÇDAROĞLU’NUN TAVRI AYRIŞMAYA NEDEN OLMAZ
Önceki dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’a katılmaması ve öncesinde yaptığı açıklamalara değinen Prof. Sındır, “Yani ben Sayın Kılıçdaroğlu'nun da parti birliğini, bütünlüğünü bozacak ya da ayrıştıracak bir söylem içinde olduğunu düşünmüyorum. Tabii onun siyasal iktidara yakın bir gazeteye röportaj vermesi parti kamuoyunda genel olarak pek hoş karşılanmadı. Onu belki söylemek lazım. Söylemleri içerisinde bir suç isnadı değil. Partide işte ne bileyim işte arınsın, arındırılmalı falan diyerek aslında bir acaba sorusunu büyüten bir söylemi vardı. Bu da pek doğru karşılanmadı. Keşke Kurultay’a gelseydi. Çok saygın, çok dürüst, çok saygıdeğer bir insan Sayın Kılıçdaroğlu. Öyle tanıdım, öyle biliyorum. Öyle olduğuna da inanarak bunu söylüyorum. Ama bu bizim parti içinde o dediğim gibi tek yumruk, sıkı bir yumruk olmamız ve mücadele azmimizi sekteye uğratacak söz ve söylemlerden, davranışlardan uzak durmamızda yarar olduğunu düşünüyorsun. Kılıçdaroğlu’nun tavrının partide ayrışmaya neden olacağını hiç zannetmiyorum. Parti çok güçlü bir şekilde kurultaydan çıkmıştır. Parti örgütleri desteklerini Sayın Özgür Özer'e verdikleri oyla da ortaya koymuştur. Demokratik bir süreçle gelen bir seçim sonucunda Kurultay gerçekleşmiştir. Herkesin aday olma hakkı ortadaydı. Az önce söylediğim gibi aday olmayı da kolaylaştıran bir tüzük değişikliği yapılmıştı. O nedenle ben bir ayrışma değil gittikçe güçlenen ve herkesin partide konsolide olduğu bir Kurultay olarak görüyorum. Yani dediğim gibi iktidara gelecek olan bir partinin Kurultayı. Türkiye'nin buna ihtiyacı var” dedi.
Sayfa başına git








