İzmir'de Son Dakika

Gazetede Halikarnas Balıkçısı’nı nerede buldum?

Yeni Asır’da gazetede işe başlamamın üzerinden bir ay kadar geçmişti. 1980’li yılların başındaydık. Büyük bir medya patronu olan gazetenin sahibi beni işe alırken “Bu gazetede bilgisayar devrimi yaptım, şu an adımını atacağın gazete teknolojik olarak ülkenin en ilerici gazetesidir. Ama her türlü yatırımı yaptım, ancak kültür alanımız bomboş. Orayı dolduracaksın. Haydi göreyim seni..” demişti.
Gazetede Halikarnas Balıkçısı’nı nerede buldum?
Haberler / Kültür Sanat
28 Eylül 2025 Pazar 11:28

Yeni Asır’da gazetede işe başlamamın üzerinden bir ay kadar geçmişti. 1980’li yılların başındaydık. Büyük bir medya patronu olan gazetenin sahibi beni işe alırken “Bu gazetede bilgisayar devrimi yaptım, şu an adımını atacağın gazete teknolojik olarak ülkenin en ilerici gazetesidir. Ama her türlü yatırımı yaptım, ancak kültür alanımız bomboş. Orayı dolduracaksın. Haydi göreyim seni..” demişti.

 

Böylece kolları sıvadım.. Ekim ayının ilk haftasındaydık.. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın ölüm yıldönümü yaklaşıyordu. Çok kapsamlı bir yazı hazırladım, Cevat Şakir’in kızı İsmet Noonan ile de bir söyleşi yaptım. Akşamüstü sayfamı hazırlamaya başladım, nasıl olsa gazetenin arşivinde Cevat Şakir’in çok güzel fotoğrafları vardı, onlardan bazılarını kullanacaktım, çünkü her sene rahmetlinin ölüm yıldönümlerinde gazetede Cevat Şakir’in çok güzel fotoğraflarının kullanıldığını biliyordum.

Sayfayı en geç akşam 24.00’te teslim etmem gerekiyordu. Sayfanın filmi çekilecek, sonra montajı yapılacak ve baskıya gidecekti.

ARŞİV SERVİSİ’NE GİRİYORUM

Öğleden sonra arşive çıktım. Binlerce sınıflandırılmış dosyalar içinden (H) harfinden aramaya başladım. Bütünüyle (H) harfini taradım, Halikarnas Balıkçısı diye bir dosya yoktu.

Sonra (C) harfine sıra geldi. Cevat Şakir ile ilgili bir dosya yine yoktu.

Daha sonra Şakir ismini, (Ş) harfinde aradım, yoktu.

Nihayet sıra, Kabaağaçlı ismine gelmişti. Saat 21.00’de (K) harfini taradım, yine yoktu. Sonunda tamam dedim, Bodrum dosyalarına bakmam gerek.

Yüzlerce Bodrum dosyası vardı. Tek tek tüm dosyalar içindeki zarfları açtım, içlerine baktım, tam iki saat böylece geçti. Ama Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum dosyalarının içinde de yoktu. Yer yarılmış içine girmişti..

“Ünlü Yazarlara” baktım yoktu. “Edebiyatçılar” dosyasına baktım, yoktu..

ARADIĞIM FOTORAFLAR YOK MUYDU?

Saat 23.00 civarında idik, sayfam beni bekliyordu, ama sayfanın fotoğrafları yoktu. O zamanlar internet yoktu. Gecenin o vaktinde Halikarnas Balıkçısı’nın fotoğraflarını nereden bulacaktım?

Sonunda buldum.

Nerden buldum biliyor musunuz?

“BALIKÇILAR” dosyalarının içinde dağılmış halde buldum.

Yani deryalara olta veya ağ atıp; çipuraları, kefalları, hamsileri, sardalyaları yakalayan babacan balıkçıların çeşitli fotoğrafları ile Halikarnas Balıkçısı bir arada idi...

Yani bilgisayar devrimin yapmış bir gazetede Halikarnas Balıkçısı, bir balıkçı olarak telakki edilmişti hep..

Güçlükle sayfayı yetiştirdim, kan ter içinde kalmıştım...

Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’daki salaş evin kapısına dayanıp “Madem balıkçısın, vergi vereceksin..” diye baskı yapan Bodrum vergi memurlarını hatırladım. Böyle bir ülkede yaşıyorduk.

KÜLTÜR ALANINDA İLERLEMEK ZOR İŞ..

Bu ülkede “Kültürel ve Doğal Mirası İzlemek”, yaşadığımız coğrafyaya ve bu benzersiz coğrafyanın can verdiği kültürel birikime gönül veren insanlara bir hizmettir, evet doğru ama bu ülke aynı zamanda kültürel açıdan ve doğal mirası korumak açısından çok zor bir ülkedir. Önümde kültürel ve doğal mirası izlemek, değerlendirmek, halkımıza sevdirmek gibi bir gazetecilik görevi bekliyordu..

Böylece önümdeki süreçte 50 yıl yapacağım “kültür ve sanat gazeteciliği ve yazarlığı” konusunda tek başıma ilerlemem gerekiyordu. Çünkü bu yolda başka istekli kimse yoktu.. Her gazeteci siyaset, magazin, spor ve ekonomi dallarında yükselmek isterdi.

Bu bakımdan “Bugün dünyanın neresinde olursa olsun, insanlığın ortak mirası sayılan on binlerce yıllık kültür, sanat ve doğal miras birikimi yeryüzünün hafızasıdır. Yaşadığımız coğrafya çerçevesinde “bu hafızayı canlı tutmak ve bu değerlerin geleceğe aktarılmasına katkıda bulunabilmek ilkesi” çizgisinde tek başınaydım.. Bu bir “yurttaşlık görevi”, aynı zamana bir “insanlık görevi” idi aynı zamanda.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika