Egeli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yılmaz ve İntegral Araştırma Genel Koordinatörü gazeteci Ümit Yaldız Egeli TV’de gündemi değerlendirdi. Adıyaman, Adana ve Antalya ve İzmir’de belediyelere yapılan operasyonları ele alan İzmirli gazeteciler olayların perde arkasını araladı.
ARTIK BELEDİYELERDE BİRİLERİ DEVEYİ HAVUDUYLA BİLE GÖTÜRSELER KİMSE İNANMAZ
Bütün hukukçuların ittifakla yargılamaların tutuksuz olması gerektiğini söylediğini hatırlatan Mustafa Yılmaz, “Tutuklama, tutuklu yargılama çok çok çok istisnai bir durumdur. Çok çok çok çok istisnai bir durumu biz şu anda her operasyonda normal hale çevirdik. Bir kere en başından burası çok yanlış. Yani bunlar koca koca belediye başkanları. Halkın teveccühünü kazanmış insanları şafak operasyonuyla alıyorsun. Bir davet etmeden operasyon görüntülerini de yayınlayarak suçlu algısı oluşturuluyor. Mahkemelerde hakim kararını açıklarken ‘Türk Milleti adına’ diyerek kararını açıklar. Ama tüm bu yaşananlar Türk milletinin içine sinmiyor. Bu çok belli. Hani artık herkeste bu yargılamalar siyasi nedenlerle yapılıyor düşüncesi var. Sen bu yargılamaları millet adıma yapıyorsun ama o millet katılmıyor senin o görüşüne. Bu operasyonlar var ya en çok kime yaradı biliyor musunuz? Yolsuzluk yapana, rüşvet alana. Çok açık söylüyorum. Yolsuzluk, usulsüzlük her yerde olabilir. CHP’li belediyelerde de, AK Partili belediyelerde de, MHP’li belediyelerde de olabilir. Ama bugün belediyelerde birileri deveyi havuduyla bile götürse şüpheler oluşur. Kimse inanmaz. Siyasi operasyondur algısı oluşur” dedi. Türkiye'de şimdi at izi ile it izi birbirine karıştırıldı. Gerçek çok az kişinin umurunda. Algılar savaşı var sadece. Böyle olunca yani adalet terazisi tam iki kefesi birden dengeli bir şekilde çalışmayınca bugün içinde bulunduğumuz garabetle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.
CHP’nin çok yoğun bir şekilde İstanbul’da Ekrem İmamoğlu için yüklendiği bir dönemde İstanbul Savcısı Akın Gürleki’i rahatlatılması için bu operasyonlara ağırlık verilmiş olabileceğini belirten Ümit Yaldız, “CHP’nin kirlendiği, siyasi itibarının tartışılmaya açıldığı, CHP’lilerin topyekün yolsuzluk yaptığı, hırsızlık yaptığı algısını yerleştirmek için yapıldığı şüpheleri var. İzmir’deki operasyon sonrası açılan davanın maddelerinden birinde ‘nitelikli dolandırıcılık’ ifadeleri geçiyor. Böyle bir süreç yaşanıyor. Oysa 23 yıldır İzmir’de iktidar değişmedi. Bu 23 yılda iktidar partisinde mensup hiçbir bakanın, bakan yardımcısının, belediye başkan yardımcısının bu tür davalardan yargılandığını şahit olmadık. Yüce divana gönderilen hiçbir bakan olmadı.”
İSTER İSTEMEZ YARGILAMALAR SİYASİDİR ALGISI OLUŞUYOR
AK Parti’den Meclis Başkanlığı yapan Bülent Arınç’ın, Melih Gökçek için, “Ankara’yı parsel parsel sattılar” dediğini hatırlatan Mustafa yılmaz, “Pandemi döneminde Sağlık Bakanlığı’na, bir başka bakanın eşinin şirketinden yüksek fiyatlarla dezanfektan satıldı. Ama hiçbirine bırakın davayı, soruşturma bile açılmadı” dedi.
Her seçimden sonra Türkiye haritası yayınladığını hatırlatan Yaldız, “AK Parti'yi temsil eden o sarı, kahverengi arası bir ton vardır. O ton Türkiye'nin % 75'ine hakimdi. Uzun yıllar. 2004, 2009, 2014 2019'a kadar öyle idi. 2024'te değişti. 2019'da bile epey alan yine o AK Parti tonlarıyla idi. Şimdi bu kadar uzun yıllar, 15-20 yıla yakın Türkiye'deki bütün belediyeleri elinizde tutacaksınız. Bu kadar Türkiye'yi uzun yıllar, 20 yıl yöneteceksiniz. Hiçbir belediye başkanınız hakim karşısına çıkmayacak. Hiçbir milletvekiliniz hakkında fezleke düzenlenmeyecek. Hiçbir bakanınız Bakan yardımcınız hakkında yüce divanya da buna benzer süreçler işlemeyecek, işletilmeyecek. Bu mümkün mü? Hani şeyi söylemek istemiyorum. İşte Sayın Cumhurbaşkanının o zaman parti başkanı sıfatıyla müdahale edip 7 tane belediye başkanının istifa ettirmesi süreci var. Yani o sürecin sebeplerine falan inmek istemiyorum. Yani o muhtemelen yine bunlarla ilgili bir şey. Ya tamam şimdi böyle olmayınca yargılama ister istemez. Siyasi amaçlıdır algısını büyütüyorsunuz” dedi.
CHP ÜZERİNDE YARGI SOPASI
Yaldız şöyle konuştu: “Ya bu işin içinde ne varsa itirafçısı, efendim müteahhiti, işte CHP'nin kendi içindeki İrlandalıları, bunların hepsi var. Bunların hepsinin olduğunu biliyoruz. Fakat bu tarafta hiç yargılama yapmayıp ya Melik Gökçek’i bile yani lütfen hakim karşısına çıkarmak şurada dursun. oğlunu milletvekili yaparak ödüllendiriyorsunuz. Maşallah diyorsunuz. Yani Sonuç itibariyle burada uzun yani burada bir şey yok. Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet cephesinin üzerinden yargı sopası eksik olmuyor. Her sabah gözümüzü başka bir soruşturma, bir Şafak operasyonuyla açıyoruz. Halkın iradesini üzerinde taşıyan belediye başkanları bakın halkın iradesini üzerinde taşıyan belediye başkanları. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı çok iyi bilir, çok da kullanır. Kendisi de belediye başkanlığından gelen biridir. Sabah 5'te evinden alınmaz. Yani sabah 5'te belediye başkanı evinden alınıyor. Yani terörist gibi terörist uyuşturucu kaçakçısı gibi bu insanların itibarıyla bu kadar oynanmaz. Yani sabah 10'da çağırsanız zaten kendi gider. Bu bir çeşit algı süreçleri. Cumhuriyet Halk Partisine yönelik genel bir saldırı olduğu ortada. Yani bunu ben CHP'li değilim. CHP üyesi de değilim. Ama bugün bakıyorsunuz siyasi partiler CHP'ye geçmiş olsun ziyaretinde bulunuyor. İşte Ümit Özdağ, Dem Partisi, Mustafa Dervişoğlu'su ve diğerleri. Yani CHP saldırı altında. Yıllarca Türkiye'de hukuken HDP Dem çizgisindeki partiler saldırı altındaydı. Biz her sabah gazeteci olarak ofisimize geldiğimizde enter tuşuna bastığımızda işte Dem partili belediyeye kayyum, Dem partili belediyeye operasyon haberleriyle uyanırdık. Şimdi Dem parti ile yürütülen bir süreç var. Bunun hatırına birçok şey varsa bile görmezden geliniyor muhtemelen. Ama aynı muamele Cumhuriyet Halk Partili belediyelere yapılıyor.”
İzmir’deki İZBETON operasyonuna değinen Yaldız şu bilgileri verdi: “Tunç Soyer başkanlık döneminde İZBETON’un Yönetim Kurulu Başkanıydı. Belediye başkanları İZFAŞ’ta yönetim kurulu başkanı olmayı tercih ederdi. İZFAŞ’ın ortakları arasında Sanayi ve Ticaret odaları da var. Ama Soyer İZBETON’da da yönetim kurulu başkanı olmayı tercih etmiş. Bu sıfatı nedeniyle operasyona maruz kaldı. Bu operasyon 3 temel sebebi var. Birincisi kooperatif modeli. Kooperatif modeli çıkmaza girilmesi, mağduriyetlerin artması. Burada bazı hataların yapıldığı, bazı yanlışların olduğu, değerlendiriliyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından orada oluşturulan bilirkişi raporları var. Zaten bu konu uzun süredir İzmir gündeminde tartışılan bir konuydu. Usulsüz beton atma meselesi üzerinden tartışıldığında Çevre Şehircilik Bakanlığı burada topa girmişti. Soruşturdu. Bütün binalarda karot testi uygulandı. O yönüyle yani bina kalitesi yönüyle inceledi. Belli bir süre mühürlendi. Bazı bloklar yıkıldı, tekrar yapıldı. Sonra sağlam raporu verdi Çevre Şehircilik Müdürlüğü tarafından. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu hakkında filan o dönem açılan davalarda da takipsizlik ve beraat verildi.”
SOYER DÖNEMİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜM DAİRE BAŞKANLIĞININ RAPORU VAR
Bütün bu olayların Tunç Soyer döneminde İzmir Büyükşehri Belediyesi döneminde Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığının İZBETON’un inşaatlarında usule aykırı beton atıldığını rapor etmesiyle başladığını hatırlatan Yaldız, “Orada İZBETON yöneticileriyle İzmir'deki kentsel dönüşüm dairesi yöneticileri arasında bir itiş ve kavga var. Bir güç savaşı var. Bu betonu atardın, atamazdın kavgası. Bizden izinsiz niye beton atıyorsunuz kavgası. Kentsel Dönüşüm Daire Başkanılğı’nın bu raporu Karşıyaka Belediyesinden kayda soktukları biliniyor o dönemde ve şantiyenin mühürlenmesi olayı var. Bu dönemde bütün bunları ihbar kabul eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçiyor. Ama o dönem başlayan soruşturma 3-4 ay sonra Büyükşehir Belediyesi'nin o söz konusu alanı yıkmasıyla sonuçlanıyor. Sonradan topa Osman Gökçek giriyor.
Osman Gökçek Ankara CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol'un da bu kooperatifte olduğunu öğrendikten sonra muhtemelen çünkü onun onların Ankara saplantısı var babasından dolayı. Sahibi olduğu Beyaz TV televizyonunda uzun bir yayın yapıyor ve bu yayınla İzmir'deki kooperatif sürecini töhmet altında bırakan çeşitli açıklamalar yapıyor.
Bu açıklamaları savcılık savcılık ihbar kabul ediyor. Resen soruşturma başlatıyor ve o soruşturmanın sonunda elde edilen bilirkişi raporları İzmir'deki Şafak Operasyonu'ndaki gözaltındaki tutuklu gözaltında bulunanlara soru olarak yöneltiliyor. İkinci ayağı tam bu dönemlerde yani Osman Gökçek'in program yaptığı falan dönemlerde İçişleri Bakanlığı müfettişinin İzmir'e teftişe gelmesi ve oluşturduğu bir soruşturma. Yani bu kentsel dönüşüm daire başkanının görevden alınması, dairesinin kapatılması, o Örnekköy şantiyesinde yaşananları da kapsayan bir soruşturma açması. İçişleri Bakanlığı müfettişinin yazdığı rapor operasyonun ikinci ayağı. Üçüncü ayağı ise İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İZBETON’A yönelik yaptığı teftiş sonrası bulduğu verileri savcılığa göndermiş olması. Üç ayaklı bir operasyon” dedi.
Operasyonun nedenlerden birinin kooparatiflerde yaşanan sorunlar olduğunu ifade eden Mustafa Yılmaz şu bilgileri verdi: “Diğer bir konu 1 milyar lirayı geçen orandaki kiralama ihaleleri. Bunların hayali olduğu bu araçların hiç gelmediği paralar ödendiği halde bunların hepsi iddia tabii. Tabii. Şimdi şunu da söylemek lazım. 23 Mayıs'ta İstanbul operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanan TECO şirketinin sahibi var. Bu şirketin İzmir’deki belediyelere ve İZBETON’a yaptığı işler var. Ayrıca İZBETON’da asfalt ve beton işlerden de usulsüzlükler olduğu iddiaları var. Ama elbette bunların hepsi idida.
ADİL YARGILAMA OLMALI
İzmir’de 13 yıl önce Aziz Kocaoğlu’nun da 397 yılla yargılandığını vurgulayan Ümit Yaldız şöyle konuştu: “
Aziz Kocaoğlu'nun genel sekreteri Pervin Şenol Genç 2,5 yıl hapis yattı. Aziz Kocaoğlu'nun onlarca üst düzey bürokratı 8 ayla 2 yıl arasında değişen oranlarda hapis yattı. O dönemin İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak'tı. Arşivlere girerseniz yaptığı açıklamaları okursanız İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde büyük bir çetenin belediyeyi omuzlayıp götürdüğünü yazdığını okursunuz. Ama sonra dosyanın içinin boş olduğu gözüktü. Şimdi bunların çoğu iddia Araç ki 10.000 araç kiralamış, 5.000 tanesi alınmamış da alınmış gibi. Böyle bir şey varsa zaten kimse arkasında duramaz. Toplam 60 kişi tutuklu. 50 tanesi kooperatiften tutuklu. 8-10 tanesi bu işte araç kiralama, asfalt masfalt onlardan tutuklu. Şimdi olabilir. Yani yapılmış da olabilir. Yani biz İZBETON yöneticilerinin kefili falan değiliz ama sağlıklı bir yargılama, adil bir yargılama, doğru bir soruşturma yapılırsa bunlara şafak operasyonuna da gerek yok. Bu arkadaşların yeri belli, adresi belli.”