1936 yılından bu yana İzmir’in simgelerinden biri olan İzmir Enternasyonel Fuar’ı 1 Eylül’de açılıyor. Çeşitli etkinliklerle dolu olacak fuara büyük ilgi gösteriliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinllikler 10 gün boyunca devam edecek. Fuar’ın açılmasına saatler kala İzmir Meslek Odaları ve Sivil Toplum Kuruluşları (Mimarlar Odası İzmir Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası, Kültürpark Platformu, Ataorman ve Kültürpark’ı koruma ve yaşatma derneği) Kültürpark hakkında açıklama yayınladı. Kültürparkın artık eski amacı olmadığını ve gösteriş alanına dönüşmesine tepki gösteren kurumların ortak açıklamasında, “m2’si dolarla satılan gelir kapısı” benzetmesi dikkat çekti.
Açıklamanın tamamı ise şöyle,
Kültür ve park işlevlerini “Halk Okulu” tanımında bütünleştiren Kültürpark 1936’da dönemin Belediye Başkanı Behçet Uz’un yoğun çabalarıyla yangın alanının temizlenmesi sonrası açıldı.
1923’de ilki gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi, Kültürpark’ın açılmasıyla bu alana taşındı ve zaman içinde İzmir Enternasyonal Fuar’ı (İEF) adını aldı. İEF 1970’lerin ortalarına kadar katılımcı ülke ve firmaların sergiledikleri en son teknoloji ürünlerinin yanı sıra o ülkelerin kültürlerini İzmir’e taşıdı. Bünyesinde açılan müzelerle, gazino, çay bahçesi, spor merkezleriyle, parkın halkın toplumsallaştığı, öğrendiği, paylaştığı bir “Halk Okulu” olmasına katkıda bulunuldu. O günün popüler kültürünü yansıtan ancak gazete ve dergilerde fotoğrafları görünen sanatçılarla gazinolarda buluşuldu. Sirk, hayvanat bahçesi, lunapark, güldüren aynalarla kent şenlendi. Kültürpark ve Fuar, hem İzmir hem de ülkemizdeki pek çok kuşağın anı defterlerinde tartışmasız yerini aldı.
Televizyonun evlerde yer alması, kıtalar arası seyahatin kolaylaşması, gümrüklerin açılması, internetin uzakları yakın etmesiyle Fuarın bu misyonu işlevsiz kaldı. 1990’da sermaye örgütlerinin ortaklığında İZFAŞ’ın kurulması ve Kültürpark’ın yönetimini üstlenmesi park ile ilgili olumsuzlukların başlangıcı oldu. İZFAŞ ile birlikte Kültürpark bir kent müştereği, bir kamusal alan olmaktan çıkıp, “m2’si dolarla satılan gelir kapısına” dönüştü. Behçet Uz’un deyimi ile “gösteriş alanı” oldu.
Sermaye Kültürpark’ı hep bir rant alanı olarak gördü. Adı Enternasyonal olan fuarın uluslararası hiçbir özelliği olmadığı gibi hiç ihtiyaç yokken, bazı şirketlere etik olmayan sponsorlukluklar verilerek, onların reklamı sağlandı. Zaman içinde bu şirketler Kültürpark’ı kendi egemenlik alanı olarak görürlerken, alanda yapılmak istenen yapılaşma başta olmak Kültürpark’ta söz sahibi oldular. Fuar, turizm ve inşaat sektörünün talepleri İzmir Büyükşehir Belediyesi”ni bu tarihi ve kültürel sit alanına uygun, ekolojik değerleri önceleyen ‘Koruma Amaçlı İmar Planı’ hazırlamak yerine, park içinde sermayeye alan açar oldu. Buna bağlı olarak Belediye toplamda 17 bin m2 zeminli 2 bina yapımında ısrarcı oluyor. Göl ve Ada gazinoları gibi Kültürpark’ın simgeleri yıkılıyor. Restorasyonlar, rekonstrüksiyonlar hakkında kamuoyu ile hiçbir bilgi paylaşılmadan, tarihi ve mimari değeri olan 9 Eylül kapısı yıkılabiliyor. Kültürpark’ın simge yapılarından birisi olan Paraşüt Kulesi yıllardır kullanılmaz halde bekletiliyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi Belediye, yıkıp yeşil alana katması gereken hangarlara ana binasını ve ek binalarını taşıyor. 3 yıldır işgal altında olan bu alanın boşaltılacağına dair de hiçbir hareketlilik göstermiyor.
Belediye yönetimi Kültürpark’ın peyzajını, parkı paylaşan halkın yararlanacağı hizmetleri bekleterek Kültürpark’ı bakımsız bırakıyor.
Kültürpark’ın her amacın gerçekleştirileceği bir yer gibi kullanımından acilen vaz geçilmelidir.
Kültürpark’ın ekolojik işlevi vardır. Bu anlaşılmalı ve yeni işlev arayışlarına son verilmelidir