Son günlerde sinema akademisyeni ve sosyal gözlemci Ufuk Güral’ın hatıralarını
okuyorum. Basında bizim dönemizi yansıtan sayfalarından bir bölümünü aktarıyorum.
“Yeni Asır gazetesi Dış Haberlerde bir süre daha çalıştıktan sonra, Reuter
Ajansı’ndan kazandığım bir bursla okumak üzere İngiltere’ye gittim. Döndüğümde de
basının kaos içinde olduğu o ortamda gazeteye girmeye cesaret edemedim. “Otobüs
şoförlerinin okuduğu gazete yapmak istiyorum” diyen bir yöneticimiz sonunda
emeline ulaşmıştı.

1-Bir zamanlar Yeni Asır kadrosu (1982)… Sol sıra: Erol Yaraş, Osman
Öksüz, Hamdi Türkmen, Sermet Öge, Mehmet Sarışın.. tam karşıda,
Kaan İlhami Polat. Sağ sıra: Gönül Soyoğul, Hüsnü Mençe, Ender
Coşkun, Şevket Özçelik, Tunç Saruhanlı, Meriç Köyatası, Ergun Ulcay,
Esat Erçetingöz.
Yeni Asır, benim için bir kolektif hatıralar demetidir, aradan 30 yıl geçmesine rağmen,
aynı şeyleri yaşayan onlarca kişiyle hatıraları paylaşmak demektir. Hala rüyalarımda
Yeni Asır’a döndüğümü görüyorum. Geçenlerde, Ender Coşkun’un “Namlunun
Ucundaki Haberler” isimli kitabını okudum. Bizim dönemde geçen gerçek
maceralarından bahsediyordu.
Olayların hepsi birbirinden güzel aktarılmıştı ama bir tanesi beni alıp geçmişe
sürükledi. Gazetede Mafya’yı rüşvet verirken suçüstü yapacak bir düzenek
hazırlanmıştı. Polisler, haber merkezi müdürümüz Ender Coşkun’un yerine oturmuş,
gazeteci gibi davranıyorlardı. Haber merkezinde çalışan gazetecilere doğal
davranmaları söylenmişti. Birazdan Mafya üyeleri gelerek, rüşvet veriyor ve polisler
tarafından tutuklanıyorlardı. Kitaptaki bu bölüm, beni ışık hızıyla 1990 yılına geçmişe
sürükledi. Çünkü olayın geçtiği gün, haber merkezinde ben de vardım ve aktarılan
olaya bizzat tanık olmuştum!..”
Ufuk Güral’ın tanık olduğu bu olay, basın tarihimizde benzersizdir..

2- Uğur Dündar’ın “Gazetecilik yürek işidir” başlıklı röportajı..
NAMLUNUN UCUNDAKİ HABERLER
Sürekli Basın Kartı sahibi Ender Coşkun, suçlulara yaptığı operasyonlar ve suçüstü
haberleriyle ünlü idi. Yeni Asır gazetesi yazı işlerinde rüşvetçi belediye başkanları,
hırsız tapucular ve adli emanetteki malları satan adliye faresini, önüne tomarla dolar
koyduklarında suçüstü yakalatmıştır.
Ender Coşun “Namlunun Ucundaki Haberler” kitabın yazmış ve bir haberinin
kahramanıyla evlenmiş bir gazetecidir. Meslekte 23 ödülü vardır. Bir zamanlar Yeni
Asır gazetesinin efsane haber müdürü ve sonra yazı işleri müdürü olarak bilinir.
Mehmet Ali Ağca’nın Roma’daki ilk mahkeme duruşmalarına tanıklık etmiştir.
Ünlü kabadayı Dündar Kılıç’ın gözaltındaki itiraflarını ilk kez yayınladığı zaman
manşetlere oturmuştur.. Türk Watergate’sini ortaya çıkarmış ve SHP’nin (Sosyal
Demokrat Halkçı Parti) telefonlarının nasıl dinlendiğini çözmüştür. Ender Coşkun,
PKK kamplarına tek başına girmiş, dünya basınında ilk kez Hizbullah’ın lideri
Faddallah ile görüşmüştür.
Uluslararası antlaşmalar göre silahsız olması gereken Limni adasının Yunanistan
tarafından nasıl silah deposu haline getirildiğini ve Atina – Limni arasındaki silah
trafiğini foto muhabiri Esat Erçetingöz ile birlikte ortaya çıkarmıştır. Bu fotoğraflar,
Türkiye Başkanı Turgut Özal tarafından Birleşmiş Milletler toplantısına götürülerek
masaya konmuştur.
Hayatı haberdir. Nitekim bir haberin kahramanı ile evlendi. Dr.Lütfiye Coşkun kapı
komşusunu arabada doğurtmuş ve hastaneye yetiştirmişti.. Ender Coşkun da o
sırada eski Konak hastanesinde kızını kurtarmak için asansör boşluğuna düşen
annenin haberini takip etmekteydi. Arabada doğum yaptıran doktorun haberini
yaparken tanıştılar ve sonra evlendiler..
Türk Basının efsanesi Demokrat İzmir kapandıktan sonra, Ender Coşkun bu gazeteyi
10 yıl haftalık, 5 yıl da aylık olarak yayın hayatına kazandırmıştır. Kanal 6 ve Flash
TV’yi de yönetmiş ve burada yaptığı “Hedef” isimli programıyla reytinglerde hep ilk
sırada yer almıştı.
YENİ ASIR YILLARI
Ender, bizim Yeni Asır’da, 1980’den sonra en genç haber müdürümüz olarak
atak ve üretken bir gazetecilik çizgisi izledi.. Ender aşağı, Ender yukarı!… Ona bir
roman kahramanı lakabı ile hitap edip, onu daha enerjik biçimde sansasyonel
haberler yapmasını kışkırtarak teşvik edenlerin, yumuşak rahat koltuklarında oturan
üst yöneticiler olduğunu uzaktan hep izlerdim.
Yüzlerce hikâyesi yazılmış, hatta filmlere konu edilmiş hayali bir kahraman olan,
ünlü Amerikan polis hafiyesine atıf yapılmaktaydı. Yani Ender Coşkun, her kriminal
konuyu çözen bir kahramandı idi. Pek de yanlış sayılmazdı. Aslında medyamızdaki
vahşi düzeni eleştiren, içindeki siyasi, mafyatik ve vurguncu damarları ifşa eden bir
yerli televizyon dizisi, Ender Coşkun’un hayatına bakılarak yazılsa ve belki
çekilebilse, insanımızı ekrana kilitleyebilirdi. Hala yapılabilir..
Ender Coşkun, yüzyıllık Yeni Asır gazetesi tarihinde en genç haber müdürü idi,
Güngör Mengi’den sonra da en genç yazı işleri müdürü olmuştur.. Büyük
operasyonlara imzasını atmış, gazetenin tarihine geçmişti.
Ama Ender, o yıllar üstünde jokeyi olmayan bir yarış atı gibiydi ve finişe en önce
varmak istiyordu. Büyük bir haberciydi.. Haberciliği bir meydan savaşı gibi
algılıyordu..
Ben kendisini severim ve beğenirim. Yani bu sözlerim haberci olarak üstün
yeteneklere sahip olması sebebiyledir, ben 40 yıllık içerden izlediğim bizim medyada
böyle bir haberci daha görmedim.

3-Ender Coşkun’un “Namlunun Ucundaki Haberler” kitabı..
Ender Coşkun, gazete içinde bin bir sorun ile boğuşur, gazete dışındaki çıkar
odaklarının tam göbeğine mızrağını saplar, gece gündüz gazetede yatardı, ataklığı
ile başı hep derde giren bir gazeteciydi. Aslında biraz nasihate gereksinmesi vardı,
onu frenleyecek bir sistemi kurmak gerekirdi, şimdi alkışlayanların kahpe dünyanın
günü geldiğinde ayağına nice çelmeler takacağını anlatmak gerekirdi.
Gazete içinde yine çalkantılı ve kanlı bir dönemden sonra masasına gidip şunu
söylediğimi hatırlıyorum: “Ender sana yardım edemiyorum. Çünkü benim de başımda
bin bir gaile var. Üstelik devamlı ağır boyun ve baş ağrılarım var. Haplar para
etmiyor.. Gazetede işim bittikten sonra hemen kendimi eve atıyorum ve uyuyorum.
Kusura bakma kardeşim..”

4-Mehmet Ali Ağca’nın mahkemesinde (Roma)..
Yardımdan kastım, bir ağabey olarak zor günlerinde manen yanında olmak
anlamınaydı. Yoksa haber, habercilik konusunda eline kimse su dökemezdi.
Ender bu sözüm üzerine, “Aldırma abi”, demişti. Ender Coşkun, basından ve Yeni
Asır’dan bir fırtına gibi gelip geçti. Bizim eski gazetemiz Demokrat İzmir’i imtiyaz
sahibi olarak, Yeni Demokrat İzmir ismiyle yıllarca çıkardı. İyi ki çıkardı. Böylece
Demokrat İzmir ölmemiş ve ruhuna Fatiha okunmamış oldu..
Sağ olsun...
