İzmir'de Son Dakika

Prof. Dr. Kozanoğlu'ndan İzmir için hayati uyarı: Beklediğimiz her gün geç kalıyoruz

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin İzmir için de bir uyarı niteliğinde algılanması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Kozanoğlu'ndan İzmir için hayati uyarı: Beklediğimiz her gün geç kalıyoruz
Haberler / Güncel
24 Nisan 2025 Perşembe 11:58

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin
Kozanoğlu, İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin İzmir için de bir

 


uyarı niteliğinde algılanması gerektiğini söyledi. İzmir’deki yaklaşık 1 milyonluk bina
stokunun yarısının 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapıldığını, yüzde 35
civarında da kaçak yapı bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kozanoğlu, “İzmir’in birinci
gündemi deprem olmalı. İzmir’de, riskli yapıların tespiti için ilk etapta acilen kontrol
edilmesi gereken 150-200 bin civarında bina var. Harekete geçmediğimiz, beklediğimiz
her gün biraz daha geç kalıyoruz. Depremden korkuyoruz ama en çabuk da depremi
unutuyoruz” diye konuştu.

 


İEÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, İstanbul’un
Silivri ilçesinde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından İzmir ile ilgili
önemli değerlendirmelerde bulundu. İstanbul’daki depremin ucuz atlatıldığını ve can
kaybının olmamasının sevindirici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kozanoğlu, depremin
Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu belirtti.


DEPREM KARNEMİZ İYİ DEĞİL
Depremden değil, çürük binalardan korkulması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kozanoğlu,
“İzmir’de yaklaşık 1 milyon bina stoku var. Bunun çok büyük çoğunluğu da 11 merkez
ilçede yer alıyor. Yaş ortalamasına baktığımız zaman eski binaların yoğun olduğu bir
kentteyiz. Eski bina demek, çürük bina demek değil. Eski bina olunca yıkılacak anlamı

da çıkmıyor. Ancak mutlaka bu binaların kontrol edilmesi gerekiyor. İzmir’de neredeyse
her iki binadan biri, 1998 öncesi deprem yönetmeliğine göre yapılmış. Bu binaların
birçoğu da 35-40 yaşın üzerinde. Net sayı vermek zor ama ilk etapta 150-200 bin bina
acilen kontrol edilmeli. Maalesef insanlarımız duvar yıkmayı, daireleri dükkana
çevirmeyi, evlerin çatılarına hiçbir mühendis desteği olmadan su depoları koymayı,
önlem almadan tadilatlar yapmayı çok seviyor. ‘Bu kadardan bir şey olmaz’ diyor. Ancak
bir deprem anında bu hataların bedelini büyük yıkımlarla, can kayıplarıyla ödüyoruz.
Kahramanmaraş depreminde de İzmir depreminde de ağır hasar alan, yıkılan binalarda
bu hataları gördük. Kolon ya da kirişle oynayanları hiç saymıyorum bile. Binanın

kolonunu ya da kirişini kesmek, benim gözümde kasten insan öldürmekle aynıdır”
ifadelerini kullandı.


“BİNADAN EMİN DEĞİLSENİZ, MUTLAKA KONTROL ETTİRİN”
Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle devam etti: “İzmir’de yüzde 35 civarında da kaçak yapı
stokumuz var. Bu oran, İzmir gibi bir şehir için yüksek. Peki ne yapacağız? Korkup
beklemek, deprem olursa ne yapacağız diye düşünmek çözüm değil. Bu konuda
bilinçlenmeliyiz. Binamızdan emin değilsek, kendimizi güvende hissetmiyorsak, mutlaka
kontrolünü yaptırmalıyız. Güçlendirme ihtiyacı varsa hemen harekete geçmeliyiz.
Kentsel dönüşüm için güç birliği içinde hareket etmeli, bu konuya öncelik vermeliyiz.
Görüyorum ki, deprem anında yapılacaklarla ilgili de yeterli bilgiye sahip değiliz. Son
depremde de evlerden atlayanları, merdivenlere koşanları gördük. Bu konuda
bilinçlenmeli, uzmanlara kulak vermeliyiz. İzmir’in deprem karnesi pek iyi değil. Bu en
son 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde de bunu gördük. İzmir’in 17 Ağustos’u,
6 Şubat’ı olmasın. Yeni bir felaket de İzmir’de yaşanmasın. Bunun için zaman
kaybetmeden harekete geçelim. Beklediğimiz her gün geç kalıyoruz.”


CAN GÜVENLİĞİNE ODAKLANALIM
Vatandaşların da bu konuda hassas ve bilinçli davranması gerektiğini ifade eden Prof.
Dr. Kozanoğlu, “Bunu her fırsatta söylüyorum, tekrar gibi oluyor ama yıl olmuş 2025; biz
hala kolon kesmeyin, kirişle oynamayın demek zorunda kalıyoruz. ‘Karot testi binayı
zayıflatır’ diyenleri, ‘Benim duvarımı matkap bile zor deliyor, bu binaya bir şey olmaz’
diye düşünenleri görüyoruz. Bunların hepsi yanlış. Karot testi binayı zayıflatmaz,
binanın güvenliği dışarıdan bakılarak ya da duvara vurarak anlaşılmaz. Unutmayalım
can güvenliğimiz her şeyden önemli. Binaya sonradan yapılacak eklemelerin mutlaka
mimari projede daha önceden belirlenmesi gerekir. Siz, binanın üzerine su depoları
eklenebilecek şekilde mimari projeyi oluşturursanız, mühendis de buna göre bir statik
hesaplama yapar. Yani bina, olası bir deprem anında su depolarını da taşıyacak güçte
yapılmış olur. Biz ne yapıyoruz? Hiçbir statik hesapta yer almamasına,
planlanmamasına rağmen kafamıza göre su depolarını binaya yerleştiriyoruz ya da
başka eklentiler yapıyoruz. Bu hatalara artık son verilmeli” dedi.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika