Türkiye'nin farklı şehirlerinde artan su kesintileri ve madencilik faaliyetlerinin çevresel etkileri, su güvencesizliği krizini her geçen gün derinleştiriyor. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, yaptığı yazılı açıklamayla yaşanan krizin yalnızca bir altyapı sorunu değil, halk sağlığını, gıda güvenliğini ve çevresel sürdürülebilirliği tehdit eden yaşamsal bir sorun olduğunu vurguladı.
Açıklamada, suyun yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de hakkı olduğu ifade edilirken, madencilik faaliyetlerinin Türkiye genelinde içme suyu kaynaklarını nasıl tehdit ettiği örneklerle ortaya kondu.
Madencilik faaliyetleri su kaynaklarını tehdit ediyor
Kaz Dağları, Kışladağ, Bergama, İliç gibi bölgelerde yürütülen altın ve maden arama faaliyetlerinin, barajları ve içme suyu havzalarını kirlettiğine dikkat çeken Gıda Mühendisleri Odası, bu faaliyetlerin “gelecek nesillerin su hakkını gasp ettiğini” ifade etti.
Özellikle İliç’teki maden faciası sonrasında Fırat Nehri'nin zehirlenmesi ve Uşak’ta içme suyu kaynaklarını tehdit eden Kışladağ altın madeni, yaşanan tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi. Çanakkale Atikhisar Barajı’na yönelik tehditler ve İzmir Efemçukuru’ndaki madenin kent içme suyu kaynaklarına olan yakınlığı da, riskin yalnızca kırsal bölgelerle sınırlı olmadığını ortaya koydu.
Su kesintileri gıda güvencesini de tehlikeye atıyor
Açıklamada İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi kentlerde yaşanan su kesintilerinin, sadece günlük yaşamı değil, gıda üretim süreçlerini de sekteye uğrattığı vurgulandı. “Su kesintileri, gıda üretim tesislerinde hijyen ve kalite standartlarını tehdit ederek halk sağlığını doğrudan riske atıyor. Tarımsal sulama aksıyor, gıda üretimi düşüyor” denilen açıklamada, gıda mühendislerinin bu süreçlerde aktif rol almasının önemi vurgulandı.
“Su Kamu Yararıyla Yönetilmeli, Ticarileştirilmemeli”
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, suyun ticari bir meta değil, yaşamsal bir hak olduğunu hatırlatarak, kamu eliyle ve bilimsel temelli politikalarla yönetilmesi gerektiğini bildirdi. Açıklamada, su yönetiminde şeffaflık, katılımcılık ve yerel karar alma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Oda’dan çözüm önerileri:
Madencilik faaliyetleri derhal durdurulmalı ve sıkı denetlenmeli.
Su havzalarına yakın bölgelerde maden projeleri, halkın onayı ve çevresel etki analizleri olmadan başlatılmamalı.
Yerel katılım esas alınarak, bilim insanları ve meslek odaları sürece dahil edilmeli.
Gıda üretiminde su verimliliği artırılmalı, kamu bu alanda teşvik edici rol üstlenmeli.
Risk analizleri yapılmalı, su-hijyen-gıda ilişkisi bilimsel komitelerce izlenmeli.
Kirlenen barajlar için acil rehabilitasyon programları başlatılmalı.
“Su yoksa gıda da yok”
Gıda Mühendisleri Odası, su krizinin tarım ve gıda üretimi üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, şu net mesajı verdi:
“Su güvencesi olmadan gıda güvencesi sağlanamaz. Bu kriz yalnızca çevresel değil, aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur. Suyumuzu, toprağımızı ve geleceğimizi savunmak için mücadeleye devam edeceğiz.”
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, kamuoyunu ve karar vericileri su hakkına sahip çıkmaya ve çevreyi tahrip eden politikalara karşı durmaya çağırdı.
Sayfa başına git
GÜNCEL
