Sevgili dostlar,
Son derece sabırlı, elindekine şükreden, eylemlerden kaçınan, uysal köylü bile isyan
etmeye başladı.
Bunun emaretlerini sadece tarımın teoriğini değil benim gibi pratiğini de yapan
insanlar zaten görmüşlerdi. Birkaç yıldır AB ülkelerindeki gibi traktörlerle yürümeler,
röportajlarda sorunları cesurca ifade etmelerden sonra…
…birde baktık ki bir siyasi partinin mitinginde daha görünür şekilde boy gösterdiler.
Daha birkaç hafta önce İmamoğlu’nun tutukluluğuna itiraz etmişler, benzer bir eylemi
yapmışlardı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Yozgat mitingine daha kalabalık olarak kimi
traktörleriyle kimi otobüs ve minibüslerle geldiler.
Orada konuşma yapan bir köylünün söyledikleri çok ilginçti. Köylü doğru üretim
ilişkisinin adalet ve hukukla kurulabileceğini haykırıyordu. Adalet, hukuk, demokrasi,
kuvvetler ayrılığı olunca diğer bütün kesimler gibi üreten köylü de devletine güvenir ve bu
güven içerisinde üretimini de, pazarlamasını da gerçekleştirir. Bunun yanı sıra ülkeye yatırım
da gelir, sermaye de…
Yozgat’ın ardından Konya’daki mitingde de köylü bir kadın ayni şeyleri söyledi. Bir
kadın ve bir erkek. İki farklı ilden, ayni dertten mustaripler. Ve çözümü bir siyasi partinin
mitinginde haykırarak arıyorlar.
Neden...
…örneğin Nisan ayında Türkiye çapında bir don olayı oluyor ve çaresiz üretici gibi
çözüm bulması gereken bakanlık da seyrediyor.
Hele son yapılan elektrik zammından sonra üretici-yetiştirici köylü iflas bayrağını
iyice çekmiş durumda. Bunun yanı sıra artan mazot, gübre, ilaç, yem fiyatları bayrağın daha
da yükseğe çıkmasına neden oluyor.
Köylü sattığı ürünün para etmediğini de görüyor. Sattığı ürünü marketten dört katına
satın alırken de bu işe şaşıp kalıyor. Artık Türkiye’de ne liberal ekonominin ne de
kapitalizmin normal kurallarının işlemediğinin de farkında.
30 Mart 2014 yerel seçimlerinden sonra yani “şaka gibi” 1 Nisan 2014 tarihinde
mahalleye dönüştürülen köyler kararı, tarımda dönüşümün mihenk taşlarından biri oldu.
“Mahallede hayvancılık mı yapılır Allah aşkına” Koku çıkaran, tezek çıkaran, sinek üreten bir
faaliyetin şehrin ortasında ne işi var. Bu karardan sonra yeni mahalleliler-eski köylüler
“işletmeleri kapanır” endişesi ile yapılanlara karşın seslerini çıkarmadılar.
Ta ki bıçak kemiğe dayanana kadar. Bugün artık duvarları yıktılar ve toplumsal
muhalefetin başını çekiyorlar. Yeniden efendi olmaya karar verdiler gibi.
Üretimin gücünü anlamak gerekiyor diye düşünüyorum…
Sağlıkla kalın…