Açıklamada, söz konusu torba yasanın; ormanların, meraların, tarım alanlarının ve zeytinliklerin sermayeye peşkeş çekilmesini amaçladığı savunularak “Talanı, yaşamı torbaya sokturmayacağız” denildi.
"Doğa, hukuk ve halk yok sayılıyor"
İzmir Yaşam Alanları, yasa teklifiyle birlikte Maden Yasası, Zeytincilik Yasası, Mera Yasası, Orman ve Çevre Yasaları ile belediyelerin planlama yetkilerinin ortadan kaldırılacağını ve yetkilerin merkezi otoriteye devredileceğini belirtti. Açıklamada, bu düzenlemelerin kamusal çıkarı değil, yalnızca sermayeyi gözettiği ifade edildi.
“ÇED muafiyeti, ormanların bedelsiz devri, acele kamulaştırma…”
Teklife göre enerji ve maden projeleri "stratejik yatırım" kapsamına alınacak, bu sayede ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinden muaf tutulacak. Ayrıca orman alanlarının Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) bedelsiz devredilebileceği, milli parklar, sulak alanlar, sit bölgeleri ve meraların enerji şirketlerine açılabileceği uyarısında bulunuldu.
“Köylünün toprağına el konulacak, zeytinlikler yok edilecek”
Tasarı ile acele kamulaştırma kararlarının teşvik edildiğine dikkat çeken platform, köylünün tapulu arazilerine yasal dayanakla el konulacağını, zeytinliklerin kamulaştırılarak ekosistemin, biyolojik çeşitliliğin ve tarımsal verimliliğin büyük zarar göreceğini belirtti.
“Anayasa ihlal ediliyor, yargı bypass ediliyor”
Yasa teklifinin Anayasa’nın 56. ve 169. maddelerini ihlal ettiği savunulan açıklamada, yargı denetiminin devre dışı bırakıldığı, yürütmeyi durdurma kararlarının engellenerek adaletin işlevsiz hale getirildiği vurgulandı. Ayrıca, yerel halkın, uzmanların ve ekoloji örgütlerinin sürece dahil edilmeyeceği ifade edildi.
“Yaşam hakkı yerine şirket çıkarları”
İzmir Yaşam Alanları, teklifin esas amacının "kamu yararını değil, şirketlerin çıkarını" korumak olduğunu söyleyerek, bu yasanın toplumsal muhalefeti bastırmaya, köylülerin ve doğa savunucularının mücadelesini yok etmeye yönelik olduğunu belirtti.
“Yasayı derhal geri çekin!”
Açıklama, şu net ifadelerle sona erdi:
“Ne pahasına olursa olsun bizler doğa talanına, hukuksuzluğa ve sermayenin tahakkümüne karşı sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Tarım alanları yerine maden açılmasına karşı durarak, geleceğimizi korumalıyız. Bu yasalar derhal geri çekilmelidir!”
İzmir Yaşam Alanları’nın çağrısı, çevre örgütleri, hukukçular ve yerel halkın daha geniş katılımıyla yeni bir doğa ve yaşam mücadelesinin fitilini ateşlemiş görünüyor.