İzmirli gazeteciler Egeli Gazete TV’de gündemi değerlendirdi

İzmirli gazeteciler Mustafa Yılmaz ve Ümit Yaldız, Egeli Gazete TV’de gündemin önemli konularının perde arkasını araladı. Mesut Barzani’nin uzun namlulu korumalarla Türkiye’deki bir toplantıya katılması ve TBMM’de başlatılan barış süreci konularına değinen İzmir merkezli İntegral Araştırma Kuruluşu Genel Koordinatörü Ümit Yaldız, “Araştırma kuruluşları olarak biz bunu ölçüyoruz. Ege Bölgesi’nde yüzde 60’a yakın bir karşı duruş var. Bizim sıcak ölçümlerimizde yüzde 60'a yakın karşı duruş var. Bunun birçok sebebi var” dedi.

İzmirli gazeteciler Mustafa Yılmaz ve Ümit Yaldız, Egeli Gazete TV’de gündemin önemli konularının perde arkasını araladı. Mesut Barzani’nin uzun namlulu korumalarla Türkiye’deki bir toplantıya katılması ve TBMM’de başlatılan barış süreci konularına değinen İzmir merkezli İntegral Araştırma Kuruluşu Genel Koordinatörü Ümit Yaldız, “Araştırma kuruluşları olarak biz bunu ölçüyoruz. Ege Bölgesi’nde yüzde 60’a yakın bir karşı duruş var. Bizim sıcak ölçümlerimizde yüzde 60'a yakın karşı duruş var. Bunun birçok sebebi var” dedi.

AÇIKLAMA MECBURİYETİ VAR
Yaldız şöyle konuştu:  “Mesut Barzani’nin uzun namlulu silahlı korumalarla Türkiye gelmesi Türkiye açısından talihsiz bir olay. Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı açısından, üniter yapısı açısından, pek çok açıdan önemli mesajlar barındırıyor. Yani bu ülkeyi yönetenlerin yani bu koruma ordusunun, bu silahların bu ülkeye hangi anlaşmayla, sözleşmeyle, kimin müsaadesiyle, nasıl girdiği ile ilgili açıklama yapması gerekir. Sonuçta bu diplomatik bir ziyaret. Öyle sınırdan elini kolunu sallayarak geçilmiş bir ziyaret değil. Muhtemelen Mesut Barzani'nin mahiyetinde kimlerin olduğu, nelerin olduğu falan devletlerarası yazışmalarda yazılmış, çizilmiştir. Netice itibariyle biz Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetimini muhatap alıyoruz. Ticaret yapıyoruz. Zaman zaman Barzanileri ağırlıyoruz. Hatta ve hatta işte Peşmerge ordusunun Kobani'ye geçişini mümkün kıldık geçmişte. Yine silahlarla Türkiye'den böyle girdiler araçlarıyla Kobani'deki savaşa dahil oldular falan. Yani kimi kimden koruyorsunuz? Hani ne demek istiyorsunuz? Bir koruma ihtiyacı varsa Türkiye Cumhuriyeti'nin çok nitelikli var. Diplomatik anlam diplomatik evrende her şey bir mesajdır. Yani geçmişte Barack Obama'ydı sanıyorum. Türkiye Başbakanı ile konuşurken elinde beyzbol sopası ile fotoğrafı paylaşıldı. Buna bu beyzbol sopasına bir dünya anlam yüklendi. Ne demek istedi? İşte beyzbol sopasıyla telefon konuşması falan çok konuşuldu. Şimdi bu diplomatik bir mesaj mı? Yani biz de bağımsızlığımızı ilan ediyoruz. Bölgede bak Kuzey Irak var, Kuzey Suriye var. Tamam da biz nasıl izin veriyoruz buna? Bizim topraklarımızda. Asıl bunu tartışmamız lazım. Bizim, bizi yönetenlerin bu konularda açıklama mecburiyeti var. Yani Milli İstihbarat'ından tutun Dışişleri Bakanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'na, Savunma Bakanlığı'na kadar.”

 

EGE BÖLGESİ İKNA OLMADI
Yaldız, “Ege Bölgesi’nde yaşayanların yeni sürece ikna olmadığını vurgulayan Yaldız, “Araştırma kuruluşları olarak biz bunu ölçüyoruz. Ege Bölgesi’nde yüzde 60’a yakın bir karşı duruş var. Bizim sıcak ölçümlerimizde %60'a yakın karşı duruş var. Bunun birçok sebebi var. Siyasal sebepler, sosyolojik sebepler var. En önemlisi de aslında sürecin kendisinden ziyade yürütülüş biçimine olan refleks var. Yani tabii ki İzmir'de de insanlar kan akmamasını istiyor. Ege bölgesi de terörsüz bir Türkiye olsun istiyor. Barış içinde, kardeşlik içerisinde, birlikte Kürt'ü ile Türk’ü ile tüm renkleriyle bir arada yaşasın isteniyor, huzur isteniyor. Bu isteniyor ama bunlar yapılırken hani İmralı Adası’ndaki düne kadar bebek katili olan, terörist başı olan, cani olan şahsın adeta ruhani bir lidere dönüştürülerek yüceleştirilmesi kabul edilemiyor. İkincisi de benim dikkat çektiğim başka bir nokta daha var. Yani ortada 40 yıla yakın süredir süre gelen bir kanlı dönem var” dedi.

KARŞI TARAFTA ÖZELEŞTİRİ YOK
Yaldız, “Bu dönemle ilgili devlet tarafı görüyorum ki Devlet Bahçeli de dahil olmak üzere ciddi anlamda geri adımlar atıyor. Özeleştiriler yapıyor. Artık diyor öyle olsun şöyle olsun diyor. Ama diğer tarafta yani bu biraz önce Barzani'yi de içine alarak söylüyorum. Diğer tarafta hiçbir zerre kadar bir öz eleştiri, zerre kadar bir geri adım, zerre kadar biz şunu da yanlış yaptık diye bir söylem, bir duruş, bir taviz, bir ifade biçimi yok. Yani mesela terörist başı Öcalan işte tutup bütün bu süreçle ilgili bir öz eleştiri paylaşsa belki de şehit ve gaziler, yakınları, onlar, bizler, bu konuda hassasiyeti olan Ege ve İzmir'in bir parça bu süreci anlamlandırması ve ikna olması kolay olur. Bütün bunlar olmayınca %60 civarında net karşı duruş burada aşağı yukarı böyle bir buzdağı gibi çözülmüyor. Çünkü diyorlar ki ya bu yolda bir yere çıkmaz. Siyasi hesaplar var. İşte mesele Cumhurbaşkanlığı meselesi. Herkes kendince yorum yapabiliyor bunu. Sürecin samimiyetinden duyulan bir kuşku var. 2015'teki gibi bir sonuçla karşılaş mıyız? En önemlisi de yani 40 yıllık bir mücadele dönemini Devlet yenik mi tamamladı? Karşı taraf bu kadar muzaffer adımları nasıl atabiliyor? İşte bu uzun namlulu silahlarla Barzaniler Türkiye topraklarında nasıl dolaşıyor? Ya biz bu Barzanilerin yani 1990'larda kuyruklarını kıstırarak Türkiye'den pasaport dilendikleri dönemleri biliyoruz. Nereden nereye nasıl geldik? Bu soruları sokaklarda herkes birbirine soruyor batıda. Türkiye’nin Batısı ikna değil” ifadelerini kullandı.