İzmir'de Son Dakika

İzmirli Gazeteciler Egeli TV’de gündemin perde arkasını araladı: İzmir’deki işçi krizine CHP Genel Merkezi el atmalı

Egeli TV’de gündemi değerlendiren Egeli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yılmaz ve İntegral Araştırma Kuruluşu Genel Koordinatörü Ümit Yaldız, İzmir  belediye başkanlarının bir yıl önce adeta enkaz devraldığını ifade ederek, “Belediyelerdeki işçi krizine CHP Genel Merkezi’nin bir an önce el atması gerektiğini” dile getirdi.
İzmirli Gazeteciler Egeli TV’de gündemin perde arkasını araladı: İzmir’deki işçi krizine CHP Genel Merkezi el atmalı
Haberler / Röportajlar
24 Haziran 2025 Salı 08:48

Egeli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Yılmaz ve İntegral Araştırma Kuruluşu Genel Koordinatörü Ümit Yaldız gündemin önemli konularını Egeli TV’de değerlendirdi. İzmir’deki belediyelerdeki işçi krizine CHP Genel Merkezi’nin el atması gerektiğinin gündeme geldiği programda, geçen yıl göreve gelen başkanların bir anlamda enkaz devraldıkları ifade edilerek, “Cumhuriyet Halk Partisi işi gücü bırakıp bu İzmir'de ne oluyor meselesini de bir gündem yapıp bu konuları artık çözmeli. Yani bu iş ve krizler giderek Cumhuriyet Halk Partisine de yazar. Yani belediye başkanlarının boyutunu aşıyor artık mesele” görüşleri dikkat çekti.

YENİ BAŞKANLAR ENKAZ DEVRALDI
Son 30 yıldır İzmir’deki belediyelerde böyle bir işçi krizi süreci yaşanmadığını hatırlatan Yaldız, “Burada Hükümetin tutumu mutlaka etkili. İşte “Belediyeleri silkeleyin talimatıyla başlayan süreç bu. Bu duruma gelinmesinde; Belediyelerin son 5-6 yılda Türkiye'deki ekonomik kriz ve kötü yönetim performansları nedeniyle zor durumda olması ve yeni devralan başkanların bir parça da olsa böyle bir enkaz devralmış olma ihtimalleri çok etkili. Ama onların da zihinsel olarak süreçlere çok hakim olmadıkları, çok adapte olmadıkları, tam odaklanamadıklarını görüyoruz. İlçe belediyelerinde bu daha da belirgin bir şekilde görülüyor. Yani bugün görülmeyen ama yarın patlayacak olan bir sürü ilçe belediyesinin olduğunu, ekonomik açıdan yönetilemeyen, yönetim sorunları olan belediyeler var. Ben bu işçi, sendika, grev, eylem konularından bir İzmirli olarak çok sıkıldım. Bunları konuşmaktan da sıkıldım. Yani Ama yaşıyoruz. Sıcak bir gündem var. Çöpler birikiyor. Bu sıcakta çöpler kokuyor” dedi. 

İŞÇİ SORUNU ARTIK ÇÖZÜLÜP İZMİR’İN BÜYÜK SORUNLARI GÜNDEM OLMALI
Cumhuriyet Halk Partisi’nin İzmir'de merhum Ahmet Priştina’nın ilk dönemiyle birlikte 25 yıl aşkın süredir kesintisiz iktidarda olduğunu vurgulayan yaldız şöyle konuştu: “Cumhuriyet Halk Partisinin işi gücü bırakıp bu İzmir'de ne oluyor meselesini de bir gündem yapıp bu konuları artık çözmeli. Yani bu iş giderek bu krizler Cumhuriyet Halk Partisine de yazar. Yani belediye başkanlarının boyutunu aşıyor artık mesele. 15-16 ay oldu İzmir'de yeni belediye başkanlarının göreve gelmesi ki hazırlık süreci, mental hazırlık süreci, kadrolarının oluşturulması. Sağ olsun hepsi de İstanbul'dan, oradan, buradan getirdikleri, kritik yerlere atladıkları bürokratlarla harika işler yapıyorlar. Fevkalade başarılılar. Onların da skandallarını parantez içinde ayrıca okuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Netice itibariyle Sayın Özgür Özel herhâlde bugün tekrar İzmir listesi yapacak olsa bu listeyi yapmazdı diye kendi fikrimce düşünüyorum. Belediyelerdeki işçi sorunu nedeniyle biz kentin gerçek sorunlarını konuşamıyoruz. Yani şu an İzmir'de tarihi bir susuzluk yaşanıyor. Her anlamda İzmir'in büyük büyük sorunları var. Ama biz sabah grev, akşam sendika, öğleden sonra işçi çıkartılma, protestolar, bilmem neler. Bir senedir bunları konuşuyoruz. Yani bunlar bu kentin gündeminde 30 yıldır hiç bu kadar uzun süre kalmamıştı. Doğru. Yani gelir bir hafta 3 gün 5 gün Ortadan kaybolurdu. Belediyelerin bir an evvel iş barışını ve iç barışlarını, huzurlarını sağlayıp hizmete adapte olmak, dışa dönük operasyonları başlatmaları gerekiyor.”

TUTUKLAMALAR ŞAŞIRTIMIYOR
Gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasına da değinen Yaldız, “Hukukta tutuklama en son başvurulması gereken bir adım ama Türkiye'de öyle olmuyor. TÜSİAD Başkanı ve yardımcısının ifadeye çağrılış biçimini konuştuk değil mi aylarca biz burada? Nasıl çağırıldılar? Normalde TUSIAD Başkanı, Türkiye'nin en büyük sanayicileri kulübünün başındaki, patronlar kulübünün başındaki kişi ifadeye nasıl çağırılır? Normalde ayaklarıyla gider. Belki basının haberi bile olmaz. İfadesini verir. Suç unsuru varsa kaldı ki bence konuşmasında suç unsuru da yok. Yoktu, zorlamaydı yani. İki tane polis kolunda adliye koridorlarında metrelerce yürütüldü ve canlı yayında gösterildi. Sanayi Odası Başkanları, Ticaret Odası Başkanlarına konuşursanız, haddi aşarsanız bu şekilde iki polisle beraber ifadeye çağrılırsınız mesajı verildi. Türkiye'nin en büyük sanayici kulübünün başkanı yurt dışına çıkamadı. Söylediği basit iki üç tane eleştiri yüzünden. Şu an hatırlamıyoruz bile ne dediğini ya. Ne dediğini hatırlamıyoruz bile. O kadar önemsiz. Yani kendi rutini içerisinde. Şimdi Fatih Altan'ya şaşıralım mı yani? Bu ülkede hukukun attığı adımlar noktasında ben şaşırmayı bıraktım. Üzülüyorum sadece. Bu bence kötü bir nokta. Türkiye'nin hukuk devleti olmadığı yani yaşanan onca gelişmenin ardından Fatih Altan'ın tutuklanmasıyla mı ortaya çıkan bir şey? Ya Türkiye'de hukuk askıya alındı. Hukuk devleti diye bir şey yok. Bunu ben söylemiyorum. Bakın halk bunu söylüyor.Türkiye'de hukuk yok diyor halk. Yani çünkü yapılan yargılamaların sokakta bir karşılığı olması gerekir. Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Fatih Altaylı gazetecidir. Fatih Altaylı gazetecilik yapmaya çalışıyor. Geleneksel medya kuruluşlarında yapamadığı için şu an çağın da gerekliliği olan YouTube kanalı üzerinden dijital alanlarda yapmaya çalışıyor. Yani Fatih Altaylı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başında mı? Fatih Altaylı'nın silahlı bir takım güçleri mi var? Militan güçleri mi var?” dedi.


KUTUPLAŞMA İKLİMİNDEN BESLENENLER VAR
Yaldız şu görüşleri de açıkladı:  “Şimdi ne yaparsanız yapın. Yani algıyı yönetmek için yarattığınız medya kuruluşları izlenmiyor. Onların doğru ve gerçek habercilik yaptığına dair kanaat AK Parti seçmeninde bile yok. AK Parti seçmeni kendisinin bülteni gibi yayın yapan kuruluşlara ‘bunlar doğru haber vermiyor’ diyor. Fatih Altaylı’yı milyonlar izliyor. İnsanlar artık doğruyu arıyorlar, buluyorlar ve neye inanmak istiyorlarsa, kimi okumak istiyorlarsa, kimi dinlemek istiyorlarsa onu yapıyorlar. Yargı kantarının ayarı bozuldu. Artık Türkiye'de işini doğru yapan, hakkaniyetle çalışan savcılar, hakimler var. Ama artık genel algıda Türkiye'deki yargı sisteminin çöktüğü, sağlıklı yargılamaların yapılmadığına dair kanaat oluştu sokakta. Yani bu kantarın ayarı bozuldu. Bu kantar herkesi tartar artık. Ayarını bozanları da tartar. Çözüm bu değil işte. Dün bu mahallenin çocukları konuştukları için yargılandılar. Yarın ötekiler bu devri sabık devam etsin. Biz kendi iç meselelerimizle kendi iç küçük problemlerimizi yönetmeye çalışalım. Elin Amerikalısı gelsin yanı başımızda devlet ve devletçikler kursun, müdahaleler yapsın, belki güneyde Kürt devleti kursun, Gazze'ye çöksün, orayı tatil beldesi ilan etsin. İran'ı ortadan kaldırsın. Bize mülteciler göndersin. Ama biz İmamoğlu'nu tutuklayalım. Fatih Altay'ı tutuklayalım. Konuşanı tutuklayalım. Soru soranı tutuklayalım. Bunlarla da vakit geçirelim. Bugün Türkiye'nin tüm güçleriyle beraber toplumun bir arada olmaya ve dünyaya karşı birlikte hareket etmeye ihtiyacı var. Ama bu kutuplaşma ikliminden beslenen kişi ya da kişiler var. Ben bir kişiyi işaret etmiyorum. Belki bu olan bitenlerin pek çoğundan Sayın Cumhurbaşkanının onayı oluru haberi de yoktur. Ama bu sistemden beslenenler var. Bu sistemin bu şekilde devam etmesini isteyenler var. Ve kötülük ediyorlar. O yüzden bir an evvel yani sağlıklı bir süreç yönetip bu tip hukuken tartışmalı adımlardan vazgeçip Türkiye'ye az da olsa demokrasi az da olsa hukuk vererek yani eskiden şey derdik düdüklü tencerenin düdüğü derdik muhalefet az kalan muhalefet muhalif sesler için Yani düdüklü tencerenin düdüğü de susturulursa Fatih Ali Talat onlardan biriydi. Düdüğü de kapatılırsa tencere patlar.”

TÜRKİYE HEDEFTE
İran ile İsrail ve ABD arasındaki savaşın gündeme geldiği programda Yaldız şu görüşleri dile getirdi:

“Şimdi vekalet savaşları diye bir kavram var artık. Daha doğrusu Dünya Savaşı çıkmıyor da var olan savaşta dünyanın geri kalanı taraf oluyor. İşte Ukrayna-Rusya savaşında bunu deneyimledik. Bütün Batı, Avrupa Birliği, Amerika, Ukrayna'nın yanında saf tuttu. Rusya ve Rusya'ya bağlı birkaç Çin ve buna benzer Kuzey Kore gibi güçler de Rusya'nın yanında saf tuttular. Savaştılar ve savaşıyorlar.Tabii ki insanlar ölüyor. Biz yurtta sulh, cihanda sulh cümlesinin ne anlama geldiğini şimdilerde daha iyi idrak ediyoruz, öğreniyoruz. Çünkü kapımıza dayandı artık. Yani Suriye, Irak, İran derken, sırada kimin olduğunu hani tahmin etmek güç değil. Yani bir parça, IQ ve zeka sahibi herkes Türkiye'nin hedefte olduğunu, önümüzdeki 10 yıl ya da 20 yıl içerisinde Türkiye'nin de kapısının bu anlamda çalınacağını görecektir. Ama savaş sadece fiilen gelmiyor, bombalarıyla gelmiyor. Ekonomik olarak geliyor, mülteci olarak geliyor. Yani biz Suriye'de bir iç savaş yaşandı ama bedelini biz belki Suriye'den daha fazla ödedik. Milyonlarca mülteci, geldi maalesef. işte iş gücü, güvenlik sorunları, başka sorunlar halen de yaşıyoruz. Şimdi İran savaşının bir böyle bir sonucu olabilir. Kaldı ki İran'ın %60'ı Türk ve Türkmenlerden oluşuyor. Şu anki dini lider Hamenei dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan da Türk. Sonuçta biz hem ırksal anlamda hem de dini anlamda, kültürel anlamda bu coğrafyalarla çok yakın ilişkiliyiz ve bağımız var. Yani bizim hiçbir bağımızın olmadığını düşün, komşumuz. Yani komşuluk ilişkimiz var. Diğer bağları geçtim. Amerika Birleşik Devletleri okyanus ötesinden 10 binlerce kilometre öteden Ortadoğu'daki operasyonları yaptı. Tarihsel perspektif koymak gerekirse Irak, Suriye bağlamında şimdi İran Daha önce Afganistan vardı. Müdahalede bulunuldu. Amerika'nın demokrasi getireceğim girdiği toprakların halini görüyoruz. Netice itibariyle Amerika Birleşik Devletleri dünyaya silah satmak istediği zaman ya da bir takım savunma teknolojileri pazarlamak istediği zaman Orta Doğu'yu bir showroom olarak kullanıyor.Ya şu anda da işte yok çelik kubbeydi yok işte bilmem ne füzesiydi falan derken şu an muhtemelen sipariş defterini dolduruyordur. Tabii. Bu işin bir realitesi. Irak'ta da bunu yaptılar. Yani gazeteciler savaşı canlı yayınlayarak helikopter sattılar, uçak sattılar, füze sattılar, savunma sistemleri sattılar. Bunlar işin başka bir boyutu. 

İSRAİL SOYKIRIMCI BİR DEVLET
Ama Trump'ın yaptığı açıklama çok ilginç. Diyor ki: "İsrail'le olan dayanışma duygusu ve nükleer tehdit" diyor. "İki tane sebepten saldırdık" diyor. Yani İsrail'le neyin dayanışmasını yapıyorsunuz? Yani normal şartlar altında sadece Türkiye'mizde değil, dünyada da artık akıl tutulması var. Yani İsrail'le tamam yani mezhepsel birliğiniz olabilir, dini bütünlüğünüz olabilir, ekonomik ilişkileriniz olabilir. Hatta İsrail sizin Orta Doğu'daki uç beyiniz olabilir. Ama İsrail dediğiniz devlet son bir yıl içerisinde 60.000 insan katletmiş bir soykırımcı devlettir. 60.000 insanı katlettin. Katledenle mi dayanışma duygusu yaşıyorsun? Ya diyor ki şimdi İran nükleer silaha sahip olamaz diyor. Peki bu nükleer silahlara kimler sahip dünyada? İsrail'de var, Amerika İsrail'in var 200 tane nükleer bombası var. Yani İsrail'in sahip olduğu nükleer bombaya İsrail'in rakibi pozisyonunda veya bir çeşit düşmanlık ilişkisi olan İran niye sahip olamıyor ve buna niye Amerika karar veriyor? 

SAVAŞ TEKNOLOJİYLE KAZANILIYOR
Türkiye Cumhuriyeti yanıbaşında bir yılda 60.000 70.000 sivil masum bebek kah bombayla kah açlıktan katledilişine müdahale edebildi mi? Müdahale edebildik mi? Biz cihan şümül bir milletiz. Biz geçmişimizdeki padişahların bir fermanıyla Paris'teki dans gösterisinin iptal edilmesiyle gurur duyan bir milletiz. Paris'teki dans gösterisini bir Durdurabilen bir milletin yanı başındaki soykırıma hiçbir şey yapamamasının acziyetini yaşamıyor muyuz? Yaşamıyor mu bu ülkeyi yönetenler? Yan efendim Filistin'e yönelik miting düzenlemenin dışına çıkabiliyor muyuz? İsrail'e yani parmak kaldırma acayip kınamanın ötesine geçebiliyor muyuz? Ama sadece biz değil. Niye geçemiyoruz? Bakın neden geçemediğimiz önemli. Veya bugün İran'ın acziyeti. Bilim ve teknolojiden uzaklaşmışsın. İsrail'e cevap verebilecek füze teknolojisini üretmekten aciz hale gelmişsin. Herhangi bir teknolojik Hava sahası kalmamış. Rekabetin kalmamış. Yerli uçağın yok, silahın yok. Biz niye cevap veremiyoruz? Yani sadece hükümetin İsrail'le kurduğu ticari ilişkiler mi buna engel oluyor? Hayır. Çünkü bizde de yok. O teknoloji yok zaten. Hangi alanda var? Hiçbir alanda yok yani. Amerika'yı hangi alanda tehdit edebilirsin? Stratejik iki tane tarım ürünün mü var? Stratejik ilaç sanayinde mi öndesin? Veya ne yapabilirsin? Yani Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet edebileceği tek şey plajları biliyor musun? Çok güzel Akdeniz'de plajlarımız var. Mustafa Kemal Atatürk'ü böyle minnetle yad etmemiz ve anlamamız gerekiyor.cGerek yurtta sulh cihanda sulh ilkesi sebebiyle gerekse de Hayatta en hakiki mürşit ilim ve fendir düsturuyla. Şimdi ilim ve fenden koparsan Amerikalısı bilmem kaç bin kilometre öteden gelir aba altından gösterdiği sopalarla seni hizaya sokar. Hiçbir şey yapamıyoruz.  Savaş tamamen tepeden yani. Tepeden bomba yağdırabiliyorsan, uçakların varsa, o teknolojin varsa oluyor. Mühendisin var mı? Mühendisin sana çalışıyor mu? Yoksa mezun olur olmaz bir an evvel bir batı ülkesinden teklif alayım da yurt dışında mı yaşayayım diyor. Tüm içerideki çelişkilerimizi bir tarafa bırakıp bu ateş çemberinin içerisinde nasıl bir arada dururuz? Bu işin üstesinden nasıl geliriz? Bugünden yarına olamayabilir bu. 20 sene sonra Amerika'yla 30 sene sonra İsrail'le boy ölçüşebilecek gelişmeleri sağlamanın gayreti içinde olmamız lazım. Öteki türlü kınarız, yürürüz, bağırır, çağırırız. Ve bu millet hani o dediğim gibi dünyaya yön vermiş, binlerce yıl dünyayı yönetmiş bu millet bunun ezikliğini içinde yaşar ve yaşıyor da. Yani yanı başımızda Amerika gelip bombalarken senden izin almıyor. Belki senin İncirliğinden kaldırıyor uçaklarını.”

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika