https://www.youtube.com/watch?v=yKFIgs0FCI8&t=5s
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay kentin ciddi sorunlarıyla ilgili Egeli Gazete TV’ye önemli açıklamalar yaptı. Su dağıtımı konusunda Kasım ayına kadar yetecek bir programı uygulayabildiklerini vurgulayan Tugay, “ Ama o tarihlere kadar bir yağış lazım. Başka türlü ciddi su sıkıntısı olacak. Bu arada da geçici çözümler için işte deniz suyu arıtma gibi konuları düşünüyoruz, çalışıyoruz. Bakanlık yetkililerimizle de bunu konuştuk. İzmir'de belki birkaç yerde bir deniz suyu arıtma tesisi kurulacak. Ama şunu bilmek lazım. Deniz suyu arıtıldığında elde edilen su inanılmaz pahalı oluyor. Yani öyle çok ucuz değil. . Bu konuda birkaç olasılık var. Bir tanesi Dikili Foça civarında. Bir tanesi Karaburun civarında olabilir. Bir tanesi Seferihisar'da. Bunlar bir yılda yapılıp hizmete alınabiliyor. Bakanlıkla Bakanlıkla şu anda bu görüşmeleri yapıyoruz” dedi.
İzmir’in çöp depolama alanı sorunu nasıl çözülecek? İstenmeyen görüntüler ne zaman ortadan kalkacak?
Şimdi şöyle bakmamız lazım. Yani çöpü gidip bir yerde döküp depolamak için değil de onu bertaraf etmek için planlarımız ve tesislerimiz olması lazım. Bu anlamda iki tane tesis var şu anda çalışan. Bir tanesi Bergama'da, bir tanesi Ödemiş'te. İki tane çöp bertaraf tesisi var. Ve şehrin epey yükünü çekiyorlar. Bir de merkezde biraz daha şehir merkezine yakın bir alanda bir çöp tesisine ihtiyaç var. Bununla ilgili yapılan girişimlerde maalesef sonuca ulaşılamamış geçmiş dönemde ve ben de göreve geldiğimden beri bir mesafe almaya çalışıyorum ama alamadık.
Menderes'te Gülovası da bir tesis için proje yapılmış. Proje onaylanmış. Ondan sonra ihalesi de yapılmış. Ancak o dönemde çok tartışma oldu. Ve Menderes'te çöp tesisi yapılmasına karşı çıkanlar oldu. O nedenle ilerleyemedi o iş. Yani bir de bir olumsuz tarım görüşü var ama tarım görüşü aslında çok da böyle şey değil. Yani nasıl diyeyim? Değiştirilemeyecek bir görüş değil. Yani 1,5 km ötesinde bir zeytinlik var. O zeytinliğe zararı olur filan şeklinde bir tarım görüşü. Ve gerçekte aslında tarımla da, diğer şeylerle de olumsuz bir etkileşim yok. Su kaynaklarıyla olumsuz bir etkileşim yok.
Uzun zamandır devam eden başka bir tartışmalı alan Karşıyaka'daki Yamanlar'da tesis kurulmasıyla ilgili görüş. Orada da 2016 tarihinde ÇED raporu alınıyor. Daha sonra yapımı yine tartışmalara neden oluyor. Karşı çıkanlar, istemeyenler çok çoğalıyor. En önemli karşı çıkış nedeni o bölgede yer altında bazı su kaynakları olması ve su kaynaklarına olumsuz etki edeceğine dair bir görüş.
Devlet Su İşleri'nin böyle bir resmi görüşü var. Ve burada su seviyesini belli bir seviyeye indirmeden burada çöp tesisi yapılmasın diye de bir şart koşuyor. Devlet Su İşleri bunu yapıyor. Ve bir üniversiteden de bunu nasıl yapacağız diye o zaman belediye bir rapor alıyor. İşte altı tane sondaj yapılacak. Beş yıl boyunca onlardan su çekilecek. Yani Menderes ve Yamanlar kısa vadede devre dışında. Bunları biraz anlatıyorum çünkü hiçbir şeyle ilgilenilmiyor falan diye düşünmesin insanlar diye. Onun dışında bu ikisi de olmayınca Menemen Çaltı'da bir bölgede çöp tesisi, çöp bertaraf tesisi yapalım diye tekrer bir girişinde bulunuluyor Ona da olumlu bir karşılık alınıyor. Çaltı neden seçiliyor? Çaltı İzmir-Manisa sınırına yakın bir bölgede. Zaten Manisa'nın kendi çöp tesisi hemen onun dibinde. Yani dip dipler. Ve tekrar söylüyorum. Hani şimdi buraya getirip çöp dökelim diye düşünen yok. Buraya bir tür fabrika kurulacak. Yani tıpkı Bergama'da ve Ödemiş'te olduğu gibi bir fabrika kurulacak.
Bu çok anlatılamıyor insanlara. Geçmişteki kötü uygulamalar nedeniyle vahşi depolama zannediliyor. Yani temel hata bu ve onun için biraz açıklamaya çalışıyorum. Burada olması gereken ve bizim aslında izin almaya çalıştığımız şey çöp bertaraf tesisi yapılması. Çöp depolama alanı değil.
HARMANDALI’NI KULLANMAK İÇİN BAŞVURU YAPMAK ZORUNDA KALDIK
Fakat şu anda bir acil çözülmesi gereken sorunumuz var. İki tane tesisimiz yeterli değil. Üçüncü bir tesisi hemen yapamıyoruz. Zaten onaylanmış bir yer yok şu anda. Ama bunu halletmemiz lazım. Diğer taraftan çöplerimizi bir şekilde ya depolamamız ya da bertaraf etmemiz lazım. Alternatifsiz kalınca, zorunda olunca bir süre daha Harman Dalı'nda uygun olan bir bölgeyi kullanmak üzere bir talepte bulunduk. Kesin karar verilmedi bununla ilgili. Görüşmeler devam ediyor. Ama bakın ben bazen zaman zaman gerçekten böyle bu yerel yönetici bazen muhtarların dozunu biraz aşmış reaksiyonlarından rahatsız oluyorum. Çünkü mesela o muhtar arkadaş bir şeylere karşı çıkıyor ama şunu sormak isterim kendisine. Kendi mahallesinin çöpünü mesela en azından nerede, nasıl yok etmemizi ister acaba? Yani herkes bir kere kendisinin de çöp ürettiğini, mahallesinin de çöp ürettiğini, ilçesinin de çöp ürettiğini unutmasın. İkincisi bu görev Büyükşehir Belediyesi'nindir. Öyle yani herkes kendine göre bir yorumda bulunamaz. Bu iş teknik konudur. Yani İzmir'in bütünüyle ilgili bir planlama yapma, o planlamanın gereğini yapma hakkı, yetkisi Büyükşehir Belediyesi'ndedir. Bu konuda muhatabı Bakanlıktır.
Biz de kimseye zarar verelim diye değil, yani şehrin bütünlüğünün sorununu çözelim diye çaba gösteriyoruz. Şimdi Bakanlık izin verirse Harmandalı bir süre daha kullanılacak. Bir an önce yeni çöp bertaraf tesisleri yapılması için bir taraftan Bakanlıkla çalışmaya devam ediyor arkadaşlarımız. Ben son görüşmelerimizde bu konuda sıkıntımızın boyutunu aktarabildiğimi düşünüyorum. Bakan ve bakanlık üst düzey yetkililierinin de samimi olarak “bunu çözelim artık” diye bir yaklaşım gösterdiğini gördüm.
BAZI İLÇELERDE TOPLAMA SORUNU DA VAR
Bazı ilçelerimizde çöplerin toplanmasında yaşanan aksaklıklar o ilçelerimizin kendi iç sıkıntılarıyla ilgili de olabiliyor. Yani bunların hepsi çöp depolama alanından kaynaklanmıyor. Bizim yaşadığımız sıkıntı 1-1,5 aydır var. Ondan önceki dönemde de biliyorsunuz çöple ilgili sorunlar vardı. Yani bunların hepsini de depolama alanına yormasınlar.
Dolayısıyla bertaraf ve depolama işi çözüldüğü zaman da yine bazı ilçelerde sorunlar olabilir. Bunun biraz da muhatabı ilçe belediyeleridir.
KASIM AYINA KADAR YAĞMUR YAĞMAZSA CİDDİ SU SORUNU OLUR
-İzmir’de bu yaz bir de ciddi anlamda su sorunu yaşandı. Kesintiler oldu ve devam ediyor. Bu kesintiler daha ne kadar sürecek? Bu sorun nasıl çözülecek?
Yağmur yağana kadar ya da yeni su kaynağı bir şekilde sağlanana kadar maalesef dikkatli olmak zorundayız. Yani kesintiler aslında şu anda insanların çok hayatını olumsuz etkileyen saatlerde değil. Gece saatlerinde. Bu yöntemle yüzde 10 tasarruf sağlanıyor.
Yeni su kaynağı bulmak için DSİ'den izin alarak yani sayısız kuyu açtı. İnsanlarımıza hakikaten su temin etmek için anormal bir çaba içerisindeyiz.
Biz İzmir'den bahsediyoruz ama yani İzmir dışındaki şehirlere baktığınız zaman herkesin çok büyük sıkıntılar yaşadığını, belki İzmir'den daha büyük sıkıntıları daha erken yaşamaya başlayacak şehirler olduğunu görebilirsiniz. Neticede biz tedbirli davrandık. Yeni kaynaklar bulma açısından çok çaba gösterdik.
Kasım ayına kadar yetecek bir programı uygulayabiliyoruz. Ama o tarihlere kadar bir yağış lazım. Başka türlü ciddi su sıkıntısı olacak. Eğer bu Türkiye'de başka şehirde de olursa yani onların sıkıntıları bizden önce başlar ve daha ağır problemler olur.
İZMİR’İN SU KAYNAKLARI YETERSİZ, DSİ’NİN PLANDIĞI BARAJLARDAN SU GELMELİ
İzmir’i su sorunun çözümü amacıyla DSİ tarafından yapılan Gördes Barajı’nın parasını da biz ödedik. Ama orada bir mühendislik hatası olmuş. Dipte bir yerde su kaçırıyormuş. Orayı doldurmuşlar ama tamamen engel olamamışlar. Gördes Barajı büyük kapasiteli bir baraj. Keşke böyle bir sorun yaşanmasaydı. O zaman İzmir’in hakikaten su sorunu olmayacak. Ama şu anda o barajda hiç su yok.
Şanssız bir durum ama DSİ’nin İzmir'e su temini ile ilgili master planında önemli konular var. DSİ su temini konusundaki hesapları yapmış geçmişti. Gördes’in yanısıra Balıkesir Savaştepe Bögesi’nde 3 tane baraj planlamışlar aslında. Bu 3 baraj yapılsa Bir iş de yapıldı, gördünüz. Diğer ikisi de yapılsa İzmir'in aslında su sorunu çok uzun yıllar olmayacak. Hı hı. Yani esas konu bu. Esas yapılması gereken bu. Onun dışında başka şeyleri konuşmak afaki. Başka şeylerin bir anlamı yok. İzmir'in kendi içindeki su kaynağı bu kadar. Daha fazla yok. Dışarıdan su gelecek. Dışarıdan gelecek suyu da işte Devlet Su İşleri bu şekilde planlamış. İkinci baraj için ihale kararını yeni alıyorlar. İşte maalesef hemen olmaz bu tabii yani 3-5 seneden önce bitmez.
SEFİRİHİSAR, KARABURUN VE DİKİLİ’DE DENİZDEN İÇME SUYU ELDE EDİLECEK
Bu arada da geçici çözümler için işte deniz suyu arıtma gibi konuları düşünüyoruz, çalışıyoruz. Bakanlık yetkililerimizle de bunu konuştuk. İzmir'de belki birkaç yerde bir deniz suyu arıtma tesisi kurulacak. Ama şunu bilmek lazım. Deniz suyu arıtıldığında elde edilen su inanılmaz pahalı oluyor. Yani öyle çok ucuz değil. . Bu konuda birkaç olasılık var. Bir tanesi Dikili Foça civarında. Bir tanesi Karaburun civarında olabilir. Bir tanesi Seferihisar'da. Bunlar bir yılda yapılıp hizmete alınabiliyor. Bakanlıkla Bakanlıkla şu anda bu görüşmeleri yapıyoruz. Yani bunların önce bir fizibilite raporları hazırlanıyor. Sonra projeler hazırlanıyor. Daha sonar da yatırım modeli belir belirleniyor.
Benim su tasarrufu konusundra şöyle bir önerim de var. Tarımda özellikle bu vahşi sulama teknikleriyle ve çok su kullanan ürün dikimiyle, ekimiyle biz gereksiz su kaybediyoruz. Bunu durduracak kararlar alsın Tarım Orman Bakanlığı. O zaman zaten elimizde yine yetecek su olacak. Yani bunu hemen de alabilir. Önümüzdeki yıl yapsa bunu çok iyi olur. Bunlar bürokratik aşama olarak görünüyor ama bu konuda hızlı davranmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz.
-Bir de Güzelhisar Barajı var Aliğa’da. Bir şirketin kullandığı. Orada da ciddi anlamda su var. Oradan daha fazla kullanma imkanı yok mu?
Güzelhisar Barajı özelleştirilmiş bir baraj. Bir şirkete satılmış durumda. Bizim bu su sıkıntımızın olduğu dönemde İzsu'daki arkadaşlarımız barajın sahipleri ile görüştüler ve bir anlaşma yaparak oradan biz su almaya başladık. Şu anda hatırı sayılır ölçüde su alıyoruz oradan. Ama o da limitsiz değil sonuçta. Oranın da yağmura ihtiyacı var. Bu dönemde bizim için oradan su almak iyi oldu. Çok yardım ettiler. Teşekkür ediyorum o firmaya ve sahiplerine anlayışlı davrandıkları için bu konuda. Bir taraftan da hani onların da üretimleri açısından ihtiyacı olduğunu da bilmek lazım. Bizim mutlaka yeni su kaynaklarına ihtiyacımız var.
-İzmir’de maalesef bir türlü çözülemeyen Körfez kirliliği sorunu da var. Önceki hafta da koku ve balık ölümleri de oldu. Körfez’de düzelme ne zaman yaşanacak?
Bu konuda bir çözüm var ama çok basit ve kolay değil. Maalesef geçmişte hani öyle anlatım yapıldı ki “Bir arıtma tesisi yaparız. Ondan sonra o arıtma tesisi yapıldıktan sonra her şey düzelir” gibi konuşuldu. Ben aslında geçen yılki konuşmalarımda da bu sene de pek çok konuşmamda şunu söyledim. Yani kirlilik olmayacağını umuyoruz ama garanti edemeyiz diye konuştum. Yani hep böyle söyledim. Çünkü şunu biliyoruz Körfez'in çok uzun yıllardan70-80 yıl belki 100 yıl 200 yıl süre içerisinde birikmiş bir dip kirliliği var. Yağmur yok, hava çok sıcak. Suyun hareketi yok. Körfez’in suyu sirküle olmuyor. Kendi kendinİ temizleyemiyor. Böyle olduğu durumlarda suda alk dediğimiz bir mikroorganizma türü anormal çoğalıp bir anda suyun yüzeyini tamamen kaplayabilir ve oksijeni tüketiyor. Oksijen tükenince balıklar ölüyor. Aynı zamanda bu alkler kendileri de ölüp parçalandıkları zaman işte hissedilen kötü koku çıkıyor.
Bu sene bu şanssızlığı geçen yıla göre çok daha hafif ve daha kısa süre yaşadık. Hem uydudan takip ediyoruz, Körfezin kirliliğini hem de drone uçuruyoruz takibini yapıyoruz. Şu anda iyi durumdayız ama problem yok değil, problem var. Ama bir iyileşme de var. Bahsettiğim problem sudaki alglerle ilgili müdahale ettik. Bilimsel altyapıyla baraber uyguladık ve etkili oldu gerçekten.
Geçen yıldan bu yıla 4. fazı özellikle açtıktan sonra ciddi bir temizlenme oldu suda. Suyun analizleri yapılıyor aynı zamanda. Ciddi bir temizlenme oldu. İyiye gidiyor Körfez. Ama tekrar söylüyorum dipte çok yoğun bir kirlilik var. Çamur ve sediment birikimi var. Çok uzun yılların eseri bu. 33 tane derenin getirdiği atıklar. Her türlü kirlilik buna yol açmış durumda. Yani işte zaman zaman hatırlatmak için söylüyorum. Biliyorsunuz bir zaman Yeşildere'de tabakhaneliler vardı. Mezbaha vardır. Onların atıkları şu anda Körfezin dibinde duruyor. Onları kimse temizlemedi orada.
Biz dip taraması çalışması yapıyoruz ama sınırlı bir bölgede yapıyoruz ve bakanlığın izin verdiği kısımda yapabiliyoruz ancak. Bakanlığın izni olmadan kendi kafamıza göre temizlik yapamıyoruz. Bir de o zor bir iş yani hakikaten. Körfez’de kesinlikle dip temizliğinin yapılması lazım. Artı Körfez'de su sirkülasyonu oluşması lazım. Bunun için yağmura ihtiyacımız var. Temiz su girişine ihtiyacımız var ya da Körfezin kendi içindeki dolaşımı artıracak işte o kanal sirkülasyon kanalı, navigasyon kanalı dediğimiz kanalları gerekiyor.
Biz bu konada farklı yollar arıyoruz. Bunu Bakan Bey’de anlattım. Şu anda onun araştırmasını da yapıyoruz. Bir gemi var. Yani Körfez'de devamlı çalışacak. Vakumla böyle elektrikli süpürgeyle dipten çamuru çekecek. Geminin üst kısmında bunu filtre edecek. Kirli ve kötü çamuru alacak, gövdesini alacak. Sonra temiz suyu tekrar denize dökecek. Körfez'de sürekli bu çalışmayı yapacak bir gemiye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Böyle bir gemi var. Türkiye'de yok. Hollanda'da ve Uzakdoğu'da Çin'de olduğunu öğrendim. Bunun araştırmasını yapıyoruz şu anda. Bununla ilgili çözüm arıyoruz. Eğer yapabilirsek böyle bir gemiyi Körfez'e getirirsek bununla zannediyorum Körfez'i temizleyeceğiz.
Yani bu herkesin aklına yatabilecek bir çalışma. Şu anda araştırmasını yapıyoruz. Yakında işte bulursak o muhatapları Türkiye'de uygulanmış bir şey değil. Ama yurt dışında örnekleri var. Körfezin temizlik çalışması aslında sürekli yapılması gereken bir çalışma. Çünkü biz ne yaparsak yapalım doğal yollarla da olsa derelerden çamur, sediment Körfez’ee gelmeye devam edecek. Yani onun da temizlenmesi lazım.
BAKANLIK BİZİ BİRÇOK KONUDA BİZİ DURDURDU
Bakanlık şu ana kadar Körfez’i sadece gözledi. Bizi birçok konuda durdurdu aslında. Bilim Kurulu kurdular. Onların tavsiyeleri ortaya çıksın diye beklendi. Çok objektif ve tarafsız bir şekilde şunu söyleyeyim. Maalesef Bilim Kurulu'ndan öyle çok elle tutulur bir öneri çıkmadı.
Son görüşmelerimizde Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum'un bu konuyu çözmek için adım atma çabası içerisinde olduğunu gördüm. O anlamda da çok ümitlendim ve teşekkür ettim kendisine. Önümüzdeki günlerde bence bakanlıkla beraber çalışacağız. İzmir için, Körfez için iyi şeyler yapacağız. Ona inanıyorum ben. Çözülecek yani. Şu ana kadar hiçbir şey olmadı ama bundan sonrası için beraberce iyi bir şeyler yapma ihtimalimiz var.
Sayfa başına git








