İzmir'de Son Dakika
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Basın sansür edilemez ama hapse atılabilir, açlığa mahkum edilebilir
Mustafa Yılmaz
YAZARLAR
24 Temmuz 2025 Perşembe

Basın sansür edilemez ama hapse atılabilir, açlığa mahkum edilebilir

Bugün kağıt üzerinde Türkiye’de sansürün kaldırılışının yıldönümü. 
Gerçekten de Anayasa’nın 28’inci maddesine bakarsanız “Basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon aracılığı ile insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir” cümleleri var.
Ama gazetecilerin yaşadıklarına baktığınızda Anayasa’da “Basın hür değildir, sansür edilebilir diye yazsa daha kötüsü olmazdı” diye düşünüyorsunuz.
Her konudan önce gazetecilerin özgürlüklerin garantisi yok.
Türkiye’de gazeteciler söylediklerinden ya da yazdıklarından dolayı sansür edilemez ama hapse atılabilir.
Fatih Altaylı gibi anlı şanlı ana akım medyada yıllarca çalışmış bir gazeteci bile söylediklerinden dolayı haftalardır hapis yatıyor.
Şimdi bunu görünce bizim gibi ansız ve şansız gazetecilerin “Fatih Altaylı’ya bunu yapan sistem bize ne yapmaz?” şeklinde düşünüp kendine ayar vermesidir herhalde amaçlanan.
İşte bunun adı da apaçık otosansürdür. Bu sansür yazılı olandan çok daha vahim ve etkilidir.
***
Ama ne yazık ki otosansürden de beteri var. O da gazetecilerin geçim derdi.
Öyle ki İzmir’de gazeteciler geçen yıl 22 Temmuz’da “Geçinemiyoruz” diye eylem yaptı. Kıbrıs Şehitler Caddesi’nde onlarca gazeteci yürüdü ve bu acı gerçeği haykırdı.
Fikir işçisi olan, çalışma saatleri diye bir kavramı bilmeyen, zaman zaman haber için güvenliği bile tehlikeye giren gazeteciler en düşük gelire sahip meslek gurubu haline geldi.
Yoksulluk değil açlık sınırı altında çalışıyor gazeteciler.
Bu sorunu halletmeden sansürü ya da daha iyi haber alma hakkını konuşmanın hiçbir anlamı yok.
Gazetecinin şartlarının iyileşmesinin yolu ise güçlü yayın kuruluşlarından geçiyor. Yayın kuruluşları güçlenmeden buralarda çalışan gazetecilerin de güçlenmesi olanaksız.
Ama İzmir’de yayın kuruluşlarına destek kentin ekonomik değerlerini elinde tutanların gündeminde bile yok.
İzmir, Türkiye’nin üretiminin yüzde 15’ini yapıyor. Her yıl Ege Bölgesi Sanayi Odası Türkiye’nin ilk 500 kuruluşu arasına İzmir’de en az 100 kuruluşun girdiğini açıklıyor. İhracatçılar Meclisi kırılan rekorları yayınlamamız için büten gönderiyor.
Ama iş gazeteciyi güçlendirecek yayın kuruluşu desteğine gelince herkes üç maymunu oynuyor.
***
Bu kentin yayın kuruluşları güçsüz olunca da ortada sansür uygulamanız gereken gazeteci falan da kalmıyor ortada.
Bu mesleğe gönül vermiş, bedel ödemiş, donanımlı, tecrübeli gazeteciler küstürülüp en verimli çağlarında köşelerine çekiliyor.
Ülkenin ve mesleğin geleceği, genç gazetecilerin büyük bölümü çalışacak yayın organı bulamadığından ekmek parası için başka işlere yöneliyor.
Basın sektöründe kayıtlı çalışan sayısı her geçen gün azalıyor.
Gazete yöneticilerini yerel ve genel iktidar sahipleri belirliyor.
Gazetecilerin eğitim ortalaması her geçen gün düşüyor.
20 yıl önceye kadar iletişim fakültelerinde eğitim almak için yüzde 1’lik dilime girmek gerekirken bugün bu rakam yüzde 20’nin üzerine çıkıyor.
İktidarlara ya da politikacılara sırtını dayamış, eğitimsiz, donanımsız kişiler kendine gazeteci ve hatta yazar diyebiliyor.
Gazetecilerin adı şantaj, tehdit gibi kelimelerle yan yana geliyor.
Okuduğun yazılar, dinlediğin haberler hep aynı, yavan ve gerçek sorunları anlatmaktan uzaklaşıyor.
Okulda, fabrikada, tarlada, hastanede hakkın yeniyor ve bu durum kamuoyunun gündemine yeterince gelmiyor.
Kamu kurumlarında, belediyelerde gerçekleri yazan, yıllarını bu mesleğe vermiş gazeteciler yerine şantajcı olduğu bilinenlere “aman bulaşmasın” diye destek sağlanıyor.
Kamu çıkarlarını savunan, genç ya da yaşlı ama ilkeli, eğitimli, donanımlı gazeteciler eve kirasını bile ödeyemiyor.
***
Gazeteci bunları yaşıyor ama sen de gerçekleri yeterince öğrenemiyorsun.
En şiddetli sansürü gazetecilerin ceplerine koyarsanız bu kadar yalanın olduğu bir ortamda biri de gerçekleri yazsa ya da söylese diye boş yere beklersiniz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika