İzmir’de haftalardır sinyallerini veren su krizi dün Çeşme’deki 7 saatlik kesintilerin başlamasıyla kendini gösterdi.
Dahası 1 Ağustos’tan itibaren İzmir’in tamamında düzenli su kesintilerinin başlaması gündemde.
Ama bu kriz şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkardı. İzmir’de bir yandan su krizi yaşanırken diğer taraftan mevcut kaynakların adil şekilde dağıtılmadığı rakamlarla ortada.
Dün yayınlanan yazımda dile getirmiştim. Aliağa’da PETKİM’in kullanımına verilen Güzelhisar Barajı’nda 83 milyon metreküp su varken, İzmirlilerin 45 derecede susuz kalmasını eleştirmiştim.
Bu yazıdan sonra PETKİM’den açıklama geldi. İzmir’e bugüne kadar 350 bin metreküp su verildiği açıklandı.
İzmir’in günde 700 bin metreküp suya ihtiyacı var. Verilen miktar yarım günlük su ihtiyacını bile karşılamıyor. Barajdaki suyun yüzde 1’i bile değil.
***
Ama burada asıl sorumlu PETKİM de değil. Türkiye’de tüm su kaynaklarının sorumluluğu DSİ’ye ait.
DSİ’inin resmi internet sitesine baktığınızda görevleriyle ilgili şu açıklamalar var:
Misyonumuz: Ülkemiz su kaynaklarını bilim ve tekniğe uygun olarak kullanıma sunmak, su ve ilgili toprak kaynaklarımızın çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik esasları dâhilinde geliştirilmesini sağlamak.
Vizyonumuz: Su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve yönetilmesinde öncü kuruluş olmak.
Görev ve sorumlulukları:
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, ülkemizdeki bütün su kaynaklarının plânlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu, Merkezi Yönetim Bütçesine tabii özel bütçeli yatırımcı bir kuruluştur.
Bir kamu kuruluşu olarak kendine verilen; taşkın koruma, sulu ziraati yaygınlaştırma, hidroelektrik enerji üretme ve büyük şehirlere içme suyu temini yanı sıra Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine de İçmesuyu temini gayelerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi bakımından, söz konusu dört maksadın ortak noktası olan baraj çalışmaları konusunda öncelikli faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu sebeple DSİ Genel Müdürlüğü ülkemizde barajlar yapan bir kuruluş olarak bilinir. Aynı zamanda ülkemizdeki su kaynaklarının çeşitli kullanım maksatlarına tahsisinde otorite kuruluştur..
DSİ Genel Müdürlüğü faaliyetlerini; 6200, 167 ve 1053 Sayılı Kanunlara göre yürütür. Bu kanunlar aşağıda özetlenmiştir:
28/02/1954 tarih ve 6200 Sayılı Teşkilât ve Vazifeler Hakkındaki Kanun ile;
- Yeraltı suyu etüt ve araştırmaları için kuyu açmak veya açtırmak,
- Yeraltı suyu tahsisi yapmak,
- Yeraltı sularının korunması ve tescili,
- Arama, kullanma ve ıslah-tadil belgesi vermek,
03/07/1968 tarih ve 1053 Sayılı Ankara, İstanbul ve Nüfusu 100 000’den Büyük şehirlere içme Suyu Temini Hakkında Kanun ile;
- Baraj ve isale hattı,
- Su tasfiye tesisi inşaatları,
- Su depoları yapmak,
görevleri DSİ’ye verilmiş iken, 18/04/2007 tarih ve 5625 sayılı Kanun ile 1053 sayılı kanunun 10. maddesinin değişmesi neticesinde nüfus kriteri kaldırılarak Belediye teşkilatı olan tüm yerleşim yerlerinin içme kullanma ve endüstri suyu ve gerekmesi halinde atık su tesislerinin yapımında DSİ yetkili kılınmış olup 1053 sayılı Kanunun adı da "Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiştir.
***
Açıksa su temini ve dağıtımı konusundaki tüm sorumluluk, yetki ve otoritenin DSİ’de olduğu yazıyor. Barajlar ve isale hatları yapma görevi de DSİ’de.
DSİ’nin izni ve onayı olmadan yer altında ya da yer üstünde bir damla suyu bile kimse kullanamaz.
Aslında DSİ bu kapsamda çok ciddi işler yapıyor.
Gördes Barajı yapıldı örneğin. İzmir’i su ihtiyacının tamamen karşılanacağı söylendi. Ama bu barajdan şu anda İzmir’e verilen su miktarı sıfır.
Günlerdir tartıştığımız ve dolu olan Güzelhisar Barajı’ndaki suyun kullanımıyla ilgili yetki de DSİ’de. İstese oradaki suyun önemli bir bölümünü İzmir’in ihtiyaçlarına tahsis edebilir. Bu konuda isale hattı eksiği de varsa tamamlayabilir.
Bir de elbette Çeşme konusu var. Şu anda her gün 7 saat su kesintisi yaşanan Çeşme. Orada da aslında DSİ’nin yaptığı ve Şubat ayında tamamlanan Karareis ve Salman Barajları var.
Ama orada da eksik arıtma tesisi.
DSİ, İZSU’ya diyor ki; “Size buradan ham su verelim. Sorumluluk sizde olsun. Siz de bunu abonelere ulaştırın.”
Ama o ham suyun içinde hayvan ölüleri de dahil her türlü pislik olabiliyor. Arıtma yapılmadan baraj suyunun sadece klorlama ile abonelere ulaştırılması elbette mümkün değil.
Arıtmaların tamamlanacağı tarih de 25 Ağustos olarak açıklandı.
O barajların devreye girmesi Eylül ayını bulacak yani. Çeşme’de turizm sezonunu da yetişmeyecek.
***
Akıl alır gibi değil. Çeşme’de ve İzmir’de bu sıkıntıların yaşanacağı aylar önceden belliyken kolaylıkla tamamlanacak işlerin yapılmamasını izahı yok.
İzmir’de su kaynağı var. Dolu barajlar var ama su yok.
İzmirlilere su içinde susuzluk yaşatan bir koordinasyonluk var.