İzmir'de Son Dakika
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Açık Büfe ve Serpme Kahvaltıda  İsraf Sofradan Kalkıyor mu?
Nurhayat Talay
YAZARLAR
21 Ağustos 2025 Perşembe

Açık Büfe ve Serpme Kahvaltıda  İsraf Sofradan Kalkıyor mu?

 

Bu köşede de zaman zaman dile getirdiğim ve Türkiye’de uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü çözülemeyen sorunlardan biri gıda israfı. Çoğu zaman sofralarımızdaki bolluğun arkasında çöpe giden tonlarca yiyecek var. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın verilerine göre her yıl 23 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu rakam, sadece ekonomiyi değil; vicdanları, doğayı ve geleceğimizi de derinden yaralıyor.

Hükümetin gündemine giren yeni düzenleme, özellikle serpme kahvaltı ve otellerdeki açık büfe sistemine odaklanıyor. Yani, hepimizin bildiği “bir masa dolusu tabak, ama yarısı hiç dokunulmadan çöpe giden yiyecekler” devrinin sonuna doğru gidiliyor.

Serpme Kahvaltı: İsraftan Fazlası

Son yıllarda serpme kahvaltı bir kültürden çok bir gösterişe dönüştü. Instagram’a yakışacak masalar kuruldu, küçük tabaklarda onlarca çeşit geldi ama işin sonunda çoğu tabağa çatal bile değmedi. Üstelik birçok mekân, müşteri sayısı kadar kahvaltı dayatması yaparak israfı katladı. Oysa üç-dört kişi iki kişilik serpme kahvaltıyla rahatlıkla doyabiliyor. Müşterinin beslenme alışkanlıklarını, tercih, talep ve isteklerini göz önüne almayan tamamen dayatmaya dayalı bu yöntem tüm eleştirilere rağmen sürüyor. 

Cumhurbaşkanlığı Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu’nun hazırladığı raporda, serpme kahvaltıların yüzde 50’sinin çöpe gittiği belirtiliyor. Bu oran, sadece bireysel tercihlerimizi değil, sistemin baştan yanlış kurulduğunu da gösteriyor.

 

Açık Büfe Düzeni: Sınırsızlık mı, Sorumsuzluk mu?

Otellerin açık büfeleri de aynı mantıkla yıllardır “israf düzeni” olarak işliyor. Müşteri, tabağına göz doyduğu kadar dolduruyor ama çoğunu yiyemiyor. Oysa “her şey dahil” sistemin cazibesi, aslında milyonlarca liralık yiyeceğin çöpe gitmesine sebep oluyor.

Planlanan yeni sistem, açık büfelerin yerine “ala carte” yani seçmeli bir modele geçmeyi öngörüyor. İnsan sadece yiyeceğini sipariş edecek, tabağına da gerçekten yiyebileceği kadar ürün gelecek.

İsraf toplumsal bir sorundur

Türkiye gibi gıda enflasyonunun yüksek seyrettiği, tarımsal üretimde zorluklar yaşayan bir ülkede israf artık lüks değil, büyük bir toplumsal sorun. Her çöpe giden peynir, zeytin ya da ekmek, aslında cebimizden çıkan para, tarlada harcanan emek, doğada tüketilen su ve enerji demek.

Düzenleme yasalaşırsa, sadece israfı azaltmakla kalmayacak; aynı zamanda işletmelerin maliyetlerini düşürecek, tüketicinin de vicdanını rahatlatacak.

Sofradan Başlayan Bir Kültür Değişim

Bu adım, sadece bir yasal düzenleme değil, aynı zamanda bir kültür değişiminin de başlangıcı olabilir. İsrafı azaltmanın yolu sadece devlet politikalarıyla değil, bireysel farkındalıkla da mümkün. Hepimiz tabağımıza gerçekten yiyeceğimiz kadarını almayı, “fazlası dursun” anlayışını bırakmayı öğrenmek zorundayız.

Kısacası, mesele kahvaltı ya da açık büfe değil; mesele geleceğimiz. Çünkü çöpe giden her tabak, aslında yarınlarımızdan eksilen bir lokma.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika