Babalar Günü’nde Emine Kantarcı aradı ve bu önemli günümü kutladı. Sağ
olsun..
Emine benim sanat muhabirliğim ve yönetmenliğimden miras kalan bir saygın ve
sevilen gazeteci dostum ve arkadaşımdır, ezeli ve ebedi sanat muhabiridir.
Boş konuşmuyorum.
Bizler, sanat muhabiri ve yazarıyız..
Magazinci veya haber servisi elemanı değiliz.
Biz özeliz.. Sadece sanattan anlarız..
Ve sadece sanat izleriz ve yazarız..
Hala İzmir gazetelerinde veya televizyonlarında sanat muhabiri unvanı, koltuğu
ve emekçisi yoktur. Sanat sayfası, sanat gündemi gibi özel başlıklar da hiç yoktur.
Çünkü medya yöneticileri sanatı, magazincilerle idare ederler, o zaman sanat da
mamat olur.
Sanat muhabiri, görsel sanatlardan, edebiyattan, opera ve baleden anlar, çağdaş
sanatın özelliklerini bilir, eski ve yeni sanatçıları tanır.
Sanat muhabiri sosyete düğününe gönderilmez.. Magazin haberi yapması,
gelinin kaynanası ile özel fotoğrafını çekmesi istenmez.


(Ezeli Sanat Muhabiri Emine Kantarcı (Emma Kantare)
EMİNE KATARCI’NIN DÖNEMİ
Emine Kantarcı arkadaşımız bir zamanların 1980 sonrası İzmir basınında sanat
muhabiri olarak Yeni Asır gazetesinde parlamıştır. O tarihte Hürriyet Ege’de ise Sirel
Eşi, tam bir sanat muhabiri olarak görev yapmaktaydı. Çok sonraları Neslihan
Perşembe, Dokuz Eylül gazetesinde sanat yazıları ile öne çıktı. Yani biz üç dört
kişiyiz bu alemde.. Başka yok..
İşte o dönemde ben de, gazete yönetimi ile kavga ede ede, bağımsız bir sanat
sayfası yarattım ve yıllarca yönettim, sonunda Saruhan Ayber’in genel yönetmenliği
döneminde, gazete künyesine girerek Sanat Yönetmeni ibaresinin altına adımı
yazdırdım.
Ben den bir kaç yıl sonra Doğan Hızlan abimiz, Hürriyet gazetesinde künyeye
girdi ve Sanat Yönetmeni oldu. Doğan abime fark attım yani, şaka şaka.
İşte gerçek bir sanat muhabiri olan Emine Kantarcı o dönemden hafızamıza
demir atmış bir sanat emekçisidir.
Bakın, ben de hala sanat yazarıyım. Ve Çetin Gürel’in GÖZLEM Ekonomi
gazetesinde sanat sayfası düzenliyorum. Halimden memnunum
.

(Bazen eski Yeni Asır gazetesi emekçileri buluşur (2.6.2022).. Emine Kantarcı sol
başta başında papyon olan kişidir. Sağ başta ise meşhur Viyanalı İsmail Gökmen
yerleşmiş (Onun kafasında da ışıklı papyon var)
BİR KARİZMA
Emine, Yeni Asır’da en az benim kadar sanat olaylarına düşkün bir hanımefendi
kızımızdı. Hanımefendi dediysem öyle Pollyanna gibi değil, Perran Kutman gibi
hanımefendi, yani bıcır bıcır, cır cır konuşkan, komik ve helecanlı ama canına tak
dedi mi yumruk gibi laflar yapıştıran bir muhabirdi.
Sanat, konser, opera, sergi, büyük yazarlarla röportaj filan dedin mi, ölür ölür
dirilirdi. Her senfoni konserine damlar, her operanın tarihini oturduğu yerden ezbere
söylerdi. Sonra haberini yazar, masamın üstüne uzatırdı. Yıllarca abi, kardeş gibi
çalıştık. Onu çok severim kız kardeşim gibi. İsim takmışımdır ona, “Emma Kantare”
diye… Bu isim tuttu.
Emine ile, günümüzde medyanın “sanatsız hali pür melalini” hep eleştirir, pek
üzülürüz..