İzmir'de Son Dakika
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
KAZAZEDE, DİLENCİ,  KARABORSACI MUHABİR: NURİ BİLİM..
Yaşar Aksoy
YAZARLAR
22 Haziran 2025 Pazar

KAZAZEDE, DİLENCİ, KARABORSACI MUHABİR: NURİ BİLİM..

Her şeyden önce İzmir’in yıllanmış şarap gibi çok üretken gazetecilerini yazmama fırsat veren Mustafa Yılmaz yönetimindeki Egeli Gazete’ye teşekkür ederim. Şimdi gelelim konumuza..

 

ÇELEBİ RUHLU NURİ BİLİM

İzmir’in duayen gazetecileri arasında Nuri Bilim’in yeri ayrıdır. Tafrası, kibri, kendini beğenmişliği asla olmayan bu çelebi ruhlu gazeteci, her çevrenin sevgisini kazanmış efendi, kibar, emekçi ve piposundan başka lüksü olmayan bir gazetecidir. Demokrat İzmir ve Ege Telgraf’ın tarihine ismini yazdırmış olan bu kardeşimizi kutluyorum.

En büyük özelliği, ailesine ve eşine düşkün olmasıdır.

Çok ilginç basın hatıraları olan bu gazetecimizin anılarından bir demet sunalım..

KAZAZEDE SÜSÜ

Şimdi Demokrat İzmir’den yetişme bir zamanların en hızlı muhabiri Nuri Bilim’i dinleyelim:

“- Ben mesleki hayatımın devam ettiği süreç içerisinde günlük yaşantımıza giren olumsuz konuları ve olayları yerinde tespit etmek için zaman zaman tebdili kıyafet eder ve dolaşırdım. Bu konuların başında da, 1975 yıllarında sayısı az ama haksız kazancı çok olan bir mesleği, yani dilenciliği ele aldım. Daha sonra,1977 yıllarında hortlamış olan karaborsacılığı ve buna bağlı karaborsa Samsun sigara satışını ele alarak, karaborsacı Tekel çalışanlarını yakalatarak yargı önüne çıkardım.

Sonraları, yine tebdili kıyafet ile Altınyol’un ilk yapıldığı ve trafiğe açık olduğu dönemde, yol kenarına yatarak, ya da Basmane semtindeki Yıldız sineması önündeki otobüs durağanda kaldırıma yatarak, kendime kazazede süsü verdim. Bu olayda da bana kimse müdahalede bulunmadığı için “İnsanlık ölmüş” diyerek, insanlığımızın nerelere kadar gerilediğini ortaya çıkardım. Amacım, konuları ve olayları yaşayarak okuyucuların bilgi edinmesini sağlamaktı.”

 

DİLENCI KILIĞINDA MİLLETVEKİLİ MAAŞI KAZANDIM

“- Bizler Türk milleti olarak duygusal ve hayır vermesini seven insanlarız. İşte bunu bilen bazı kurnazlar(!) fırsata çevirip, duygu sömürüsü yaparak haksız kazanç elde ediyorlardı. Bunu ortaya çıkarmak için, Çankaya’da bulunan Bitpazarı’ndan 7.5 liraya yırtık pırtık pantolon ve gömlek ile yağlı kirli bir kasket aldım. Ege Telgraf gazetesinde kıyafet değiştirerek 1975 yılında ilk işim dilenciliğe, Kemeraltı’ndan başladım.

O yıllarda rahmetli Öcal Türkeş foto muhabiri olarak beni takip ediyor ve görüntülüyordu. İlk acemi dilenciliğimde Kemeraltı, Tepecik Camii ve Kordonda 20 şer dakika olmak üzere bir saat dilendim ve tek sermayem, yüz kızartıp “Allah rızası için” cümlesini şive değişikliği ile söylememdi. Bir saat içerisinde tamı tamamı 140 lira hasılatım oldu ve bunun 10 lirasını foto muhabiri ile yeme içme ve ulaşımda harcadık. Diğer kalan parayı da hayır kurumuna verdim. Bu tür dilencilik faaliyetlerimi her yılın bir gününde yaparak bu dilencilerin kazançlarını ortaya seriyordum.

Düşünün bir kere her yıl bir gün içerisinde ve bir saatlik dilenciliğimden kazandığım parayı günlüğe, onu da aylığa göre hesaplarsanız, bir dilencinin aylık kazancı bir milletvekili maaşı kadar, hatta geçiyor da.

Dilencilerin mesleki foyalarını da öğrendim. Hani o kolları ayakları yara bere içinde ve bir yandan tiksindiğimiz, bir yandan da acıyarak para verdiğimiz sahtekârlar var ya, meğer onlar yaralarının üzerine ya kavak ağacının dalından sıyırdıkları kabukları, ya da sarımsakları yaralarının üzerine sürerek, taze tutmaya çalışıyorlarmış. Bunu da yakalanan dilencilerin üzerinden çıkan bu maddelerden öğrendim. Ben 1986 yılına kadar yaptığım dilencilikte. Ya hiç bir şey söylemeden elimi uzatarak para alıyordum, ya da bisküvi kutusunun kapağını kesip üzerine “Sağır dilsiz” yazısı yazıp boynuma iple asıyor ve böyle dileniyordum. Peki, kazandıklarını ne yaptın diyeceksiniz doğal olarak. Ne yapmalıyım, foto muhabiri ile kafaları çekiyor ve para verenlerin kulağını çınlatıyorduk.”

 

YAŞADIĞIM İLGİNÇ OLAYLAR

“- Yeri gelmişken bu dilencilikte iki fıkra gibi olay başımdan geçti. Birincisi yakalanan dilencilerden para alarak salıveren birisini ortaya çıkarmak için, anlaştığım zabıta ekibi yerine beni başka bir zabıta ekibinin yakalaması, bir diğeri de hani sağır ve dilsiz rolü oynadığımda bana para veren kişiye, parasını iade ederken onu konuşarak çağırdığım için o adamın yüzündeki şaşkınlık ifadesi.

Bir tarihte yine aldığım ihbarda “Zabıtanın yakaladığı ve dilenciler kampına bıraktığı dilencileri, oradaki belediye işçisinin para karşılığı salıverdiği” bildirildi. Bende bunu o zamanki Zabıta Müdürü Türker Tunalı beyle paylaştım ve bana bir zabıta ekibi göndereceğini söyledi. Ben yine boynumda sağır dilsiz tabelası ile Basmane’deki Çorakkapı Camii önünde dilenmeye başladım. Baktım bir ekip geldi, beni apar topar araca bindirdiler. Meğer benim beklediğim ekip olmadıkları meydana çıkınca, ikinci kez ayni yere gelip beni yakalayacak ekibi bekledim ve gelip beni yakalayarak o dilenciler kampına (Şimdiki Kaynaklar Mezarlığındaki imamların odasının bulunduğu yer) götürmek için yine apar topar araca bindirdiler. Ne var ki bu kez yolda bindiğimiz aracın iki tekerleği birden patladı ve iş yarıda kaldı. Amma işin sonunu getiren Zabıta Müdürü o işçiyi suçüstü yakalattı.

Dilenciliğimde, Kemeraltı Camiinden gümrüğe giden yol üzerinde Sulu Mezar diye bir tütün fabrikası vardı. Hemen onun karşısındaki bir dükkâna gittim ve boynumdaki sağır dilsiz tabelasını göstererek para istedim. Adam benden uyanık çıkmak için elindeki lirayı gösterip“Önce senin kafanı ve belini kırmalı, sonra bu parayı vermeli değil mi?“ deyince, anladım ki beni yokluyor. Bende arsızca taklidimi yapıp sağır dilsiz olduğumu ifade ettim parayı aldım. Ne var ki fotoğrafları çeken rahmetli Aykut Poturoğlu abim, beni çağırarak makinenin kitlendiğini bildirince, ben dönüp, bana bir lira veren adamın dükkânına gittim ve “Sen gel bakayım buraya” deyince adam birden şaşırdı ve o yüzünün şaşkınlık ifadesini görecektiniz.

İşte söylediğim gibi, ben bu merhamet istismarcılarına karşı halkı uyarmak için haber yaparak mücadele verirken, dilencilerin sayısı da, para verenlerin sayısı da, kazanılan paraların miktarı da arttı. Yazık ki, ne yazık.”

KARABORSACI TEKEL MEMURU

“- Yıllardan 1977. Çalıştığım Ege Telgraf gazetesinden ayrılarak, Muammer Dirik beyin yayın hayatına başlattığı Sonsöz gazetesinde göreve başladım. Gazetenin ilk sayısında da olay getirecek haber yapmak için, daha önceden aldığım ihbar doğrultusunda, “Bir Tekel memur, halka sigara satışını yapmıyor, el altından karaborsacılara fiyat farkı ile Samsun sigarası satışı yapıyor” iddiaları vardı. O zamanlar Tekelde satılan Samsun sigarası 7.5 lira, karaborsada da 10 liradan satılıyordu. Şimdiki S.S.K Bölge Müdürlüğünün zemin katındaki yerin bir bölümü Tekel sigara satış yeri idi ve söz konusu şahısta burada görevli idi.

Ben yine o meşhur kıyafetlerimi giyerek, bu kez Mezarlıkbaşı’nda karaborsa toptan sigara satan adamı buldum ve Anafartalar Karakolu (Şimdiki Polis Anı Evi) önünde pazarlık yaparak 9 liradan karaborsa sigara aldım. Daha sonra bunları da o tarihlerde Çankaya da bulunan Emniyet Müdürlüğü önünde, Kemeraltı’nda zabıta memurlarının göz önünde sattım. Tabii beni ne polis yakaladı, ne de zabıta. Sonra haber, Sonsöz gazetesinde yayınlanınca, kendilerini aklamak isteyen polis ve zabıta benimle karaborsacılara karşı işbirliği yapmamı önerdi.

Ben tabii polisi, yani mali şubeyi seçtim. Yine tebdili kıyafet yapan mali polis memuru ile birlikte, hani bana karakol önünde karaborsa sigara satan adam vardı ya onu kandırarak devreye soktuk ve tekel sigara reyonunda çalışan ve karaborsacılara fiyat farkı ile Samsun sigarası satan memuru suçüstü yakaladık. Polis bu şahıs hakkında ve diğer karaborsacılar hakkında işlem yaparak adliyeye sevk ederken, bende mesleğimi yapmamın, haksız kazanç sağlayanları adaletin karşısına çıkarmanın gururunu yaşadım.”

 

İNSANLIK ÖLMÜŞ

 “- Yine bir anım var. İnsanlığın ne kadar günden güne bittiğini anımsatan bu hatıramda, 2000’li yılların ilk çeyreğinde yaşadığım olayları görüyorum.

Altınyol daha yeni yapılmış ve yeni yeni hizmete girmişti. Yolun ortasındaki refüjlerde yeni yapılmıştı. Yine rahmetle andığım Aykut Poturoğlu abime, “Abi, bu kez yine tebdili kıyafet ederek Altınyolda, yol kenarına kendimi kazazede süsü vereceğim. Bakalım kimler yardım elini uzatacak?.” dediğimde, Aykut abi fotoğraf makinesini alıp “Hadi hemen gidelim” dedi. Altınyol’a geldik ve Karşıyaka’dan İzmir istikametine giden tarafta asfaltın dibine yüzüstü yattım. Bu ara topukları ezik ayakkabımın bir tekini de asfalta attım. Tam bir saat böylece yol kenarında yatarken, rahmetli Aykut abi de palmiye ağaçlarının (O zaman palmiye ağaçları yeni dikildiği için boyları küçüktü) arkasına geçerek beni görüntülüyor, bir yandan da gerçekten bir arabanın çarpması sonucu işi gerçekleştirmeyelim diye dikkatini benden ayırmıyordu.

 Bir saat içerisinde akan trafikte sürücülerden kimse durup ta, “Bu adama ne olmuş,yardım edelim?” şeklinde harekette bulunmayınca, yerimden kalktım ve Aykut ağbi ile birlikte, Basmane’ye gelip, Gaziler caddesinde bulunan eski Yıldız sinemasının önünde bulunan otobüs durağındaki kaldırıma uzandım ve bir elimi de kaldırımdan aşağı sarkıttım. Durakta ki yolcular dahil, kaldırım kıyısını süpüren temizlik işçisi,  yere sarkan elimin dibindeki çöpleri süpürdüğü halde, “Bu adam sarhoş mudur? Yaralı mıdır? Sara hastası mıdır? Bayılmış olabilir mi?” düşüncesini bile göstermediler, herkes kendi halinde idi. Sonra toparlanıp, gazeteye gelirken Aykut abi ile yolda ayni fikri paylaştık, ”İnsanlık ölmüş”.

Ha!. Hani Altınyol’da yattığım an var ya,  her zaman olduğu gibi ertesi günü Emniyet Müdürlüğüne gittiğimde, bir sivil polisin söylediği “Nuri, Altınyol’da seni yüzükoyun yere yatmış olarak gördük. Ne yapıyordun len orda?.” sözü var ya hakikaten görevi halkın can ve al emniyetini korumak olan bu polisin tavrı bana, “Yuh artık, insanlık hakikaten ölmüş.”  dedirtti.”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER DÜNYA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ ASAYİŞ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İzmir'de Son Dakika