Genç yaşta vefat eden Ergun Ulcay, Yeni Asır tarihine geçmiş bir usta foto
muhabiri idi. İşini tam hakkıyla yapardı, fotoğrafa üstün biçimde hakimdi. Yıllarını
gazeteye armağan etti. Çam yarması gibi iri yarı, babayiğit, pek gülmeyen ama
pamuk gibi kalbi olan bir aile babasıydı. Bizim Karşıyaka’da Mavi Köşe civarında
yetişmişti. Küçüklüğünü hatırlarım.
Ergun’a nedense “Macun Paşa” ismini takmışlardı arkadaşları. Herhalde
müzmin kel olduğu için böyle dediler. Ergun Ulcay, yıllarca Yeni Asır’da ve Yeni
TV’de emek harcadı. Ama genç denecek bir yaşta 7 Kasım 2016 tarihinde vefat etti.
Herkesin içi sızladı.


(Yücel Öziçer, Ergun Ulcay, Sevda Boduroğlu)
BABAYİĞİT MUSTAFA ABADAN
Yine Yeni Asır’dan yetişip, gördüğüm en yiğit gazetecilerden olan ve sonra girdiği
Ankara Anadolu Ajansı’ndan emekli olan sevgili Mustafa Abadan, Macun Paşa’nın
vefatı üzerine sosyal medyada içli bir yakarış yayınladı.
Mustafa da cevval, işini kutsal sayan, çok ama çok başarılı bir muhabir idi. Çok ta
cesurdu. Bir gün Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) öğrencileri, bazı öğretim üyelerinin
organize ettiği eylemde, haksız yere gazetemizin önüne siyah çelenk koydular. Konu
ahlak dışı yaşantıları belgelenen bazı öğrencilerin resimleriyle bizim gazetede afişe
edilmesiydi.
O kadar gazeteci çalışanlar içinde, güvenlik görevlisi, müdürler filan arasında,
çelenk konulur konulmaz, Mustafa, çelengi paramparça ediverdi. Kimse bir şey
diyememişti, hiç unutmam.
MACUN PAŞA ANLATILIRSA..
Şimdi İstanbul’un genç gazetecilerinden Akıncan’ın babası Mustafa Abadan,
Macun Paşa’yı anlatsın:
“Merhaba Ergun Ulcay… Merhaba ustam. Merhaba Puzzle’ımın en büyük
parçası.
1982 yılı. Yeni Asır. Dev bir adam karşımda, güleç yüzlü ama kel. Lakabı da
“Macun Paşa.” imiş. Uleynnn bir gülme tuttu “Macun Paşa.”dediklerinde. Paşa
sonuçta. Sesin titrer yanında. Dev Adam. Ama adam gibi adam.
Yeni yeni gelmişiz, ayak basmışız Türkiye’nin en büyük bölge gazetesi Yeni
Asır’a.
Ooooo Mehmet Ali Okumuş baba, M.Ali Varış baba ve Erol Yaraş baba. Herkes
bir arada. Hata mıydı acaba bu kurtların arasında kare basmak. Ünleri Türkiye
sınırlarını aşan bu dev adamlar arasında fotoğraf çekmek.
Biraz mahçup, biraz utangaç. Biraz da yalana gerek yok Korkarak işe koyulduk.
Hala usumdadır, bir belediye (Eshot) otobüsü Kordon’dan denize uçtu. Hep
erken gelirim işe, saniyesi saniyesine hep aynı saatte. Hiç geç kalmadan. Elimde
Zenith SSCB’nin ürettiği en ucuz makina. Telsizden duyar duymaz Kordon’a fırlamak
için basamakları 3’er 5’er atlarken yine kel birisine omzum çarptı, hopppp adam kıçı
üzerinde yerde. Sadece özür diledim. Yerden de kaldırmadım.
Çünkü işe yetişmem lazımdı.
Olay yerindeyim. Oooo kimsecikler yok. Hemen vinç geldi ESHOT otobüsü
kaldırılıyor. Tek tek karelemekteyim. İçimde hem hüzün ama yalana gerek yok büyük
bir sevinç. Sadece ben varım olay yerinde. Hımmm tık tık çekiyorum ama bir yandan
da Murat İzmitli korkusundan az deklanşöre basıyorum. Sayı ile 64 Asalık film
vermekte. Verirken de elleri titremekte. Dinç Bilgin’in parası boşa gitmesin diye.
Neyse. İşi bitirdim.
Topuklarım kıçıma çarpa çarpa Yeni Asır’a koşmaktayım.
Vardım karanlık oda da, Murat İzmitli yok.
Kel adam geldi. Olayı anlattım. Bekle bakalım dedi. Macun Paşa lakaplı adam.
Beklerken 3-5 dakika Murat İzmitli geldi. Filmler yıkandı. Ehhh kareler iyi. Bu arada
Patron sekreteri Norma Corsini seni arıyor dediler. Hemen servise gittim.
Gürkan Ertaç baba:
“Sen ne yaptınnnnn lennn” diye kükredi.
-Ne yapmışım sayın müdürüm.
-Ulen işe gitmişsin kıçının üstüne oturttuğun adam Dinç Bilgin. Çıkışını verecek
Norma.
Utana sıkıla eşyamı topladım. Ayrılık zamanı gazeteden. İşe başlayalı da 3 ay
olmuş olmamış.
Norma Corsini’nin odasındayım.
-Mustafa Abadan, bugün işe giderken yere düşürdüğün adam Dinç Bilgin. İyi mi?
Bombok oldum.
Yapacak bir şey yok. Norma hanım ben eşyamı topladım biliyorum, dedim.
Suratıma baktı ve gülümsedi. Ulen kadına bak hem kovuyor hem de suratıma
gülümsüyor dedim.


(Mustafa Abadan usta..)
Norma Corsini:
“Dinç bey bana dedi ki. Yeni Asır gazetesi muhabiri işte böyle olur. Çocuk zıpkın
gibiydi. Hemen sigortasını ve ardından da 212’si yap 3 maaş da ikramiye verin.
Meğer Norma buna gülmekteymiş.
Her Yeni Asır çalışanı“Sarı Zarf.” nedir bilir. Yani kovulma kağıdını…
Yıllar sonra öğrendim ki;
Macun Paşa, Dinç Bilgin beyefendiye.
“Bu çocuğun kumaşı iyi, sakın kovmayın” demiş.
İşte ben hasbelkader gazeteci olduysam Macun Paşa sayesinde oldum. Bu da
bilinsin istedim.
Seni sevmiYOMMM Ergun Ulcay. SevmiYOMMM. Yanlış yazmadım. Seni
sevmiYOMMMM. Beni ve sevenlerini çok üzdün be paşam. Bu yazıdan kim ne
anlarsa anlasın. Sana seni seviyorum diyemedim ya paşam. Ateşlerde yanayım. Ne
Osman Gençer’e seni seviyorum diyebildim ne de sana. Ama Osman Gençer’i
aradım ulen tam seni seviyorum diyeceğim. Diyemedim. Ses tonumdan Osman
Gençer’in anlamasını istedim. Ama hatalıyım. Yalakalık olmasın diye; insanlar yanlış
anlar diye
Sevdiklerimize SENİ SEVİYORUM diyememenin kahrını yaşıyorum. Siz siz olun.
Yaşarken sevdiklerinize SENİ SEVİYORUM deyin.
Macun Paşa, neden öldün ki?. Neden, neden?.
Yaktın kül ettin içimi Macun Paşa…”