Süleyman Demirel’den iki ödül aldık..
Yeni Asır’dan bir anı.
1994 yılında Yeni Asır’daki başarılı çalışmalarım sebebiyle, İzmir Gazeteciler
Cemiyeti’nin Hasan Tahsin Gazetecilik Yarışması’nda iki ayrı dalda iki ödül birden
kazandım. Balçova Termal Tesisleri’nde büyük bir tören düzenlendi. 19 Kasım
akşamı, orada toplandık ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ödülleri vermek
üzere teşrif ettiler.
Cin gibi zeki Cumhurbaşkanımız, birbirini ezercesine yoğunlaşan objektif ve
televizyon kamerası kalabalığı karşısında bana ilk ödülümü verirken, Türk bayrağı
rozetimin hemen altındaki ikinci rozetime gözü takıldı. Bu mezun olduğum İstanbul
Teknik Üniversitesi rozeti idi. Hemen sordu:
“- Bu rozeti niden takyon?.”
“- Sayın Cumhurbaşkanım, ben sizin de mezun olduğunuz İstanbul Teknik
Üniversitesi mezunuyum.”
“- Aferem sana. Demek ki bizden de gazeteci oluyooooomuş. Al bakiiiiim
plaketini, şöleeee geç arkama, öyle gabak gibi ortada durma.”
Hemen Demirel’in arkasına geçtim. Benden önce ödül almış arkadaşlarımın
yanında durdum. Demirel’in önünde daha ödül alacakların uzun bir kuyruğu vardı. Bir
dakika sonra sunucu arkadaşımız TRT’den Misket Dikmen, benim ismimi bir kere
daha anons etti, çünkü başka bir daldan ikinci bir ödülüm daha vardı.
Cumhurbaşkanımızın arkasından sıyrılıp hemen yine önüne geçtim. Beni yeniden
önünde gören Demirel, kızmakla gülmek arasında bir an şaşırıp şöyle deyiverdi:
“- Neoooo?. Yine mi sen?.
“- Evet efendim, bir ödülüm daha var.”
“- Eyi.. Eyi.. Aferem sana. Gel, bi öpem seni.. Kutlarım kerata. Al bakiiiim
ikinci ödülünü. Geç gene arkama, bir daha ordan fırlama ortaya, eyi mi?.”
“- Başüstüne efendim. Sağlığınıza duacıyım efendim.
“- Eyi.. Eyi.. Uzatma dedik ya..”
Demirel’in elini şapur şupur öpmüştüm.
Yeni Asır hatıralarım içinde silinip gitmeyen bu anı, daima beni gülmekten kırıp
geçirmiştir. Çoban Sülü’ye rahmet dileyelim mi?..