Bir zamanlar (2000’li yılların başı) Çeşme otogarında çalışan“Bulgar Halim”,
uzun yıllar önce Yeni Asır’da tanıdığım en ilginç tiplerden biriydi. Bulgar göçmeni
olduğu için ona böyle derlerdi. Delifişek, hızlı yaşayan, demlenirken iyi sohbet
meraklısı babacan bir genç adamdı. Gazetemize çok gerekli olan reklamları gece
âleminden, eğlence dünyasından bulur getirirdi.
Onunla Yeni Asır yıllarımdan çok sonra Çeşme’de yolumuz kesişti. Ben emekli
olup oraya yerleşmiş, Bulgar Halim ise Çeşme Seyahat Şirketinde görev almıştı.
BAHÇEVAN KAHVESİ
Bir gün Bahçevan Kahvesi’nde buluştuk. Yıl 2005..
Çeşme’de Vakıflar İş Hanı’ndaki Bahçevan Kahvesi’nde oturmuştuk. Karşı
masada başta Saim Ertürk olmak üzere ekabirler prafa oynuyorlardı. Bense, ağzım
bir karış açık bizim Bulgar Halim’i dinliyordum. Bizim 35 yıl öncesinden İzmir
Basınından tanıdığımız ve Bulgaristan göçmeni olduğu için “Bulgar Halim” dediğimiz
Halim Işık (o zaman 50’li yaşların ortasındadır), Çeşme Seyahat’ın aslarından bir
güzel dostumuzdu. Haydi onu dinleyelim:
“.. Al sana bir anı, yıllar öncesinden Yaşar ağabey. Fuar zamanı. 1980’lerin başı.
Sezen Aksu, Onno Tunç, birkaç tane organizatör arkadaş ile geceyarısı
Mogambo’dan çıktık, doğru Broadway gece kulübüne yollandık. Orada şimdiki şarkıcı
Yıldız Tilbe, başka bir isimle Gülen Tilbe ismiyle şarkı söylemekte. Sezen bu Kürt
kızının sesini beğendi. Yıldız Tilbe, şarkılarının sonunda sahnenin önüne kadar gelip,
“Beni İstanbul’a alın” diye Sezen’e yalvardı. Yıldız Tilbe’nin İstanbul’a transferi Sezen
sayesinde o gece gerçekleşti. Sezen elinden tuttu. Ama sonra Sezen, ondan koptu,
ilişkisini kesti.
Bir hatıra daha.. Reklamcılar, fuarda sahneye çıkacak sanatçıların gazetelerdeki
reklamlarını ayarlıyor. En büyük reklamcılardan Ahmet Gül, İbrahim Tatlıses’e kıyak
yaparak, İbo’nun gazete reklamını, Bülent Ersoy’un reklamından yarım santim daha
büyük yaptırttı. İlanlar Yeni Asır’da basıldı. Bülent Ersoy malın gözü. Eline cetveli alıp
bu yarım santim farkı ölçerek tespit etmiş. Doğruca Yeni Asır magazin servisini bastı.
Magazin şefi Mehmet Karabel’i fırçalamaya başladı, bar bar bağırıyor. “Ulan erkeğe
kocaman, kadına daha küçük mü?” diye çok ağır laflar etti. Karabel tir tir titredi. Ama
sonra akşam gazino kulisinde gönlümüzü aldı. Ne günlerdi Yarabbi?.”
DEMOKRAT İZMİR YILLARI
- Bulgaristan’dan gelip mesleğe nasıl başladın?
“.. 1977 yılında Bulgaristan’dan göçmen olarak İzmir’e geldik. 15 Mayıs 1977
günü Demokrat İzmir gazetesinde pikajcı olarak işe başladım. Gazetenin sahibi Ayten
Düvenci ve Yusuf Düvenci’ydi. Genel yönetmen Akın Simav, Yazı işleri müdürü
İskender Dinsel, baş sekreter Ali İhsan Korur, istihbarat şefi meşhur Osman
Özden’di, Akın Kıvanç Tariş’e gitmişti görevli olarak. Dış politika yazarı emekli Albay
Sait Sepici’ydi, Pakize Suda’nın babası Orhan Suda telekslere bakıyordu. Bizim pikaj
servisinde Engin Uğur Ağır vardı. Düzeltmen Kürt Fevzi’ydi. Hasan Rasim her
çorbaya maydanoz bir düzeltmen başıydı. Bir türlü doğru Atatürk yazamayan
Fevzi’ye “Atakürt yaz desem, hemen yazarsın, di mi? diye çıkışırdı. Doğru dürüst bir
Atatürk yaz, bir maaşımı verecem, diye oğlanı sıkıştırırdı.”
GAZETE EMEKÇİSİ
- Peki ya başka ilginç hatıralar?
“.. Sürüyle var. Ama bir iki tane anlatayım. İşe ilk başladığım günlerde, “Dizgi
servisinde sepetteki yazıları al getir” dediler. Ben koridora yollandım. Çevrede üzüm,
tütün sepeti gibi bir şey arıyorum. Bir türlü bulamadım. Kenefe bile baktım, sepet
mepet yok. Geri dönüşp, bulamadım dedim. Engin kulağımdan tuttu beni, kenardaki
plastik kutunun yanına götürdü, “Ulen sepet işte bu” dedi. Ne yapayım, o sıralar ben
Bulgar köylüsüydüm ağalar.
Başka bir hatıra. En çok Orhan Suda’yı severdim, o da beni gözetirdi. Çünkü
Orhan amcanın Bulgaristan’da bir sevgilisi vardı. Bulgarca gelen mektupları ben
Türkçeye çevirir, sonra o hanıma Bulgarca aşk mektuplarını ben yazardım. Bu işi iyi
beceriyormuşum ki, Orhan Suda beni yere göğe koymazdı.
Halim Işık, daha sonra 1977-82 yılları arasında Yeni Asır’da pikajcı ve sayfa
sekreterliği yapar. Bir ara Güneş gazetesine transfer olur. 1988-95 yılları arasında ise
İzmir eğlence dünyasında reklamcı olarak parlar. Murat Reklam’ın genel müdürü olur.
Basında çıkan eğlence reklamlarının en büyük tekeli artık, Murat Reklam’dır.”
YENİ ASIR YILLARI
- Anlat bakalım haydi. Yeni Asır’ın kapısından içeri girelim. 1975’ler ve
sonrası.
“.. Kapıda iki bekçi vardı. Biri Mustafa amca idi. İlan Servisi’nde Yılmaz Salım
(Enişte) ve kızları dizilmişti. Santral’da Gülay ile Adnan vardı. Teleks-faksa Mehmet
bakardı. Pikaj servisimiz en büyük basın krallarını yetiştirmiş Real Madrit gibi bir
ekipti. Arda Bilgili, şefimiz rahmetli Dinçer Kocakarakış, rahmetli Erkan Babat, Haluk
Dündar, Hüseyin Aksoy (Japon’a benzediği için Tahamato derdik), İbrahim Irmak,
Burhanettin Kamay, Erkan Karadede, Levent Tüzemen (Biyonik Levent), Çarli Memet
hepimiz o tezgâhtan geçtik. Montajda Özcan vardı.
Gelelim sekreterlere. Cafer Yarkent, Reha Erleblebicioğlu, Ceyhan Gür, Hilmi
Küçük, Mehmet Karabel, Bülent Peker vardı. Magazin sekreteri Tayfur Göçmenoğlu
idi.
Editör Tunç Saruhanlı, dış haberler müdürü Erdal Şafak, yardımcısı Şen Kurör
idi. Çetin Gürel istihbarat şefi, Güngör Mengi yazı işleri müdürü, genel yayın müdürü
Cemil Devrim idi. Spor müdürü Şevket Özçelik, ekibi ise Gürkan Ertaç, Selamettin
Bayındır, Kenan Sönmez, Nejat Kabay, İbrahim Akbulut ve Meo Noka’dan oluşurdu.
Düzeltmenler Uğur Umur, Okan Babat, Muammer Yüksel’di. Dizgici ablalarımız
Gönül Özgür, Rabia ve Nadide ablalardı, Şimdinin ünlü turizmcisi Veysi Öncel de
dizgici idi aramızda. Hamdi Türkmen ve Ender Coşkun muhabir olarak parlayacak
isimlerin başında gelirlerdi. Rıdvan Kaynar, Sermet Öge, Eren Güneş, Osman Öksüz,
Mehmet Ali Varış, Ergun Ulcay, Erol Yaraş muhabirler arasındaydı.
Muammer Yaşar, Haluk Cansın, Özdemir Hazar, Kemal Karhan önde gelen
yazarlardı.
Gazetenin sahipleri Dinç Bilgin ile Sayan Sokullu idi. Dinç Bilgin’in yükseldiği
yıllar başlamıştı. 120 bin satıyorduk. 100 bin satarsak kıyamet kopardı.
Bu anlattıklarım, 1982’ye kadar süren pikajcı ve sekreter günlerim. Daha
sonra yani 80 sonrası uzun yıllar reklamcı olarak Yeni Asır kaldırımlarını
aşındırdın. O yıllarda ben de orada idim, beni nasıl hatırlıyorsun?
Demokrat İzmir’den hayal meyal hatırlıyorum seni. Ama Yeni Asır’da tam 20 yıl
boyunca senin gibi bir tane daha mütevazi adam var mıydı?.”

(Bulgar Halim)
İLGİNÇ HATIRALAR
- Haydi yeniden Yeni Asır hatıralarına dalalım?.
“.. Rahmetli Özdemir Hazar hediyeye bayılırdı. Bulgaristan’a gidip geliyorum. Ona
iki tane salatalık getirdim. Özel biçimde rakının içinde büyümüş salatalık bunlar,
alkolü almış içine çekmiş. “Babacım bu salatalıkları ye, ama o gün içki içme, çünkü
içmiş gibi olacaksın” diye tembihledim. Özdemir Baba, gitmiş Kulüp Orhan denilen
meyhaneye. Salatalıkları meze yapmış, ama rakıları da devirmiş. Haydaaa sedye ile
hastaneye. İki gün yattı, işe gelemedi.
Yine bir gün geziden döndüm. Boğma rakıdan iki yudumluk, yani 100 gram rakı
getirdim. Aman, bu farklı rakının üstüne normal rakı içme, çarpar, dedim. Özdemir
Baba, boğmayı, boğmamışı hepsini birden dikmiş art arda. Hayda yine iki gün yatak
yorgan evde hasta. Genel Yönetmen Güngör Mengi beni çağırdı, “Ulan Bulgar
deyusu, bir daha bu adama alkolle ilgili bir şey getirirsen hemen istifanı yaz” dedi.
Peki dedik, oturduk.
Salı akşamları nöbetçiyim. Geceyarısı bir büyük müdürümüz çıktı geldi, zil zurna
sarhoş. Ayaklarında ayakkabı yok, çorapla gelmiş gazeteye. Bulgar odama gel çabuk
dedi. Çıktık odasına, kapıyı arkadan kilitle dedi. Kilitledik. Viskiler açıldı. Başladık
çekmeye. Yarım saat sonra kıyamet koptu. Eşi, gazeteye gelip kapımıza dayandı.
Kapı kilitli. Bayan içeri giremiyor ama kapıyı da yumrukluyor. Açmadık kapıyı. Sabah
beşte dışarı çıktık, gazeteye indik.
Yeni Asır’ın arkasında Çocuk Hastanesi’nin yanında bir büfe vardı. İçki satardı.
Her akşamüstü eczaneye gidiyoruz diye gazeteden izin alır, oraya gider biraları
devirir sonra geri dönerdik.”
- Yahu Halimcim, bu söyleşi fazla alkol koktu?.
“.. Doğru. Ama ben buyum, ne yapayım?.”
- Reklam dünyasında neler yaptın?
“.. Çok çalıştım, yıprandım. Önder Reklam’ın sahibi Önder İridere (Çeşmeli),
rahmetli Ahmet Gül, reklam dünyasının duayenleriydi. Onlardan feyz aldım. Reklam
dünyası, gazetelerin para kaynağı idi. Hala öyledir. Önder İridere bana yalvarırdı,
Zeki Müren’in reklamını bana yapıver diye. Bütün büyük sanatçılar elimizden gelip
geçti.”

(İzmir ve Ege basının reklam emekçileri.. Rahmetli Halim Işık, Haluk
Dündar, rahmetli Orhan Aksoy..(1990’lar))
- Şimdi Çeşme’de ne yaparsın?
“Çeşme Seyahat’ta çalışıyorum. Burada çok mutluyum. Bulgarca, Ruşça,
İngilizce bilirim. Turizmin hizmetindeyim. Valide, peder sağ. Çamdibi’ndeler. Keyifli
yaşıyoruz. Ama basın dünyasını çok özlüyorum.”
- Kendine iyi bak Bulgar Halim.
“.. Sende babalık!”
Bulgar Halim ile öpüşüp kahveden ayrıldık. İnanılmaz savaşlar geçirmiş iki emekli
general gibi şişinip ama içimizden çok mahzun yolumuza uzandık. (Halim kardeşim
2024 yılında vefat etti)